30 Aralık 2008

İyi yıllar :)

Ben dostlarımı ne kalbimle ne aklımla severim.
Olur ya.
Kalp durur ,akıl unutur.
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur ,nede unutur.............................Mevlana

Tüm blog dostlarımın yeni yılını kutluyorum.
2009 da herşeyin istediğinizden ve beklediğinizden çok daha güzel olması dileklerimle.Hepinizi ömerde bende kocamaaaaaaaan öpüyoruz :)

Bunlarda hediyeleriniz :)

29 Aralık 2008

Ömer, emir ve hamza

Soldan sağa emir,ömer ve hamza

Haftasonu sabah çok sevdiğimiz arkadaşlarımız hürriyet , eşi murat ve oğulları emir ve hamza ile kahvaltı yapmaya kuru fasülyesi ile meşhur çömlekçiye-anadolu yakasında oturan herkes kuru fasülyesini yemiştir,gerçekten çok lezzetli:)- gittik.
Kahvaltısı da açık büfe olarak hiç fena değildi.
Ömer ,emir ve hamzadan fırsat buldukça muhabbet ettik ve güzel bir kahvaltı yaptık .Son zamanlarda öyle çok okul ev ömer üçgeninde kalmıştım ki ,çok iyi geldi.
Ömer kahvaltı boyunca emiğ, emiğ diye emirin peşinde dolaştı.Babamızda ömerin peşinde tabii :)
Malum geçtiğimiz hafta emir ömerin kafasına kalem batırmıştı.
........
Jokerde 3al 4 .bedava kampanyası var.Değerlendirmek isteyenler için söyleyeyim 31 aralığa kadar devam ediyor kampanya.
Oradan ömere uzun zamandır istediğim içinde yapbozların olduğu ahşap arabayı aldım.Kızkardeşimde kendine screball aldı.Birde playskollun legolarından alınca bir tane ışıklı sesli güzel bir itfaye arabasını ücretsiz aldık.
Aslında bu kampanyayı oradaki giyimle de değerlendirebilirdik ama zaten mothercarede indirim var ,yakında zarada da olur.Kanzda vs bir sürü çocuk giyiminde de indirim var.
Onun yerine oyuncak almayı tercih ettik ,çünkü oyuncaklarda kampanya pek olmuyor.
Ömer ahşap arabaya bayıldı.Hatta içine bile oturdu :)

27 Aralık 2008

Abaaaaaaaaa :)

ototüüü-otobüs
oğdu-oldu
hadi
damam-tamam
ad-at
nönü-kamyon,söyleyemediği bir şey olursa kendince isim veriyor.
tahti-taksi
O kadar çok kelimeyi kendince ama gerçek söylenişine çok yakın telaffuz ediyor ki şaşiriyoruz. Bunlar şu anda hatırladıklarım :)
Babasınında benim de isimlerimizin telaffuzu çok zor olduğundan söylemeye teşebbüs bile etmior.
Küçük bir dialoğumuz;
B-İbrahim de oğlum
Ö-baba
B-ibrahim de oğlum
Ö-babaaaaaaaa,çok sinirlendik :)
B-Peki esin de
Ö-anne
B-:)))))))
..........
Aba merakımızda ayrı.
Didem yada yasemin eğer bizdeyse ömer tüm gün boyunca abanın peşinde geziyor .
Sürekli nameli nameli abaaaaa,abaaaaa diye şakıyıp duruyor.
Abanın kucağında yemek istiyor ,aba ile oyalanmak istiyor,uyanınca anne diye çağırmak yerine aba diye çağırıyor.
Hatta ben işten geldiğimde-abası bizdeyse- normalde -anne memme memme ,diye peşimde gezen ömerin umrunda bile olmuyorum.Ömer yine aba peşinde.
Hangi abası varsa ,onun dizlerine kafasını koyuyor,sonrada abanın elini alıp başına götürüyor ki saçlarını okşasın.Yada abasının kafasını kendi dizine yatırıyor,kendi jiji jiji-cici-yapıyor.
Bazen abasının yüzünü uzun uzun seyrediyor,abasının kolunun altına giriyor.Aba aşağı aba yukarı.
Abaaa ,aba:)
Dayıları ile asla paylaşmıyor ve dayısı abasının yanına bile otursa cıngar çıkarıyor.
Ben bu durumda ne mi yapıyorum?Kah gülüyor ,kah serbest takılıyorum bazen oh ne rahat diyorum ama bu seyrek oluyor.
Genelde kayınvalide moduna giriyorum :)
Bu oğlan daha evlenmeden 16 ayına ve 83 cmlik boyuna bakmadan ,daha şimdiden abaları bana tercih ediyor :)Valla şimdiden böyleyse ilerde ;
Yandım ki ne yandım....

NOt:Abamız kapıdan çıkar çıkmaz ömer normal moduna dönüyor ve anne anne diye peşimden koşmaya başlıyor.Yani eski mutlu mesut günlerimize geri dönüyoruz.

24 Aralık 2008

Ed :)


Ömerin bilinçlenmesi ,bazı şeyleri çok hızlı kavraması gerçekten bizi çok şaşırtıyor sanki 16 aylık olması ile taşlar daha bir yerine oturdu.Kişiliği yavaş yavaş belirginleşiyor.Taklit yeteneğide inanılmaz.
Mesela ayakları çıplak ve üşümüşse hemen çoraplarını alıp geliyor elime tutuşturuyor,giydireyim diye.

Geçende eşimden ömerin altını değiştirmesini istedim,oda tamam dedi ama bilgisayarla oyalanıyordu ,ömer de o esnada yanımızdaydı ,sonra bir baktık bizim küçük adam odasından çıktı geliyor-hangi arada gittiyse - elindede bez paketi .Eşimde bende gözlerimize inanamadık.Ondan bez bile istememiştim. Sadece leb dedim yani :)
Ezan okununca bizi susturup -sus işareti yapıyor- Alla diyor.Ananesinden öğrenmiş.

Babannemin ilk 7 gün duasına katıldığımızda dua edilirken ,ömerde aynı bizim gibi elini göğe kaldırdı ve bizim dua ederken dudaklarımızın kıpırdadığını farketmiş olmalı ki sürekli dua eder gibi dudakları kıpırdandı ,durdu.

Sinirlenince de alla alla diyor :) Bunuda kimden gördü bilmiyorum :)

Taklit yeteneği de acayip komik oluyor bazen :) Nerden görmüşse parmağını yalayıp para sayıyor.
Doğaçlama yapan bir komedyenle yaşıyor gibiyim.(Eminim bu zamandaki tüm çocuklar öyledir :) Bir şey istemiyorsa hayey-hayır- le bizi durduruyor ve asla bu hayey in geri dönüşü olmuyor.
.....
Veee ete bayılıyoruz.
Dün annem güveç yapmıştı.Daha güveci görür görmez anane ed,anane ed demeye başladı.Annem de hemen bir tabak koydu.
Annem et verirken tüm vitaminleri alsın diye etlerin arasında kabak patates ,sebze vermeye de çalışıyor ama ömer her seferine ed,anane ed diyip et istiyor. İşin komik yanı eti uzun uzun çiğniyor,iyice parçalamadan yutmuyor buda rahat 5 dakkasını alıyor biter bimezde etleri gösterip ed,ed :)
Annem patates verdikçe ömer ,onuğğğ -onur dayıma ver demek istiyor :)- diyip onuru gösteriyor.Tabii bütün edler ona :)Çok uyanıktır oğluşum:)
Kepte de durum aynı-köfte :)-
Oğlum ETÇİL yani :)

22 Aralık 2008

Son zamanlarda ömeeeeeğ :)

Oğlum bugün en uzun cümlesini kurdu :)
Camın önündeki sandalyeyi gösterip
"Anane otuğğğ kağga "- meali anane bu sandalyeye otur bana camdan kargaları göster:) Evde eğer ömeeeeeğ -kendini çağırıyor,burada bir terslik var ama :)-diye bir ses duyarsanız bilin ki saklambaç oynuyorsunuz ve ömer sizin onu bulmanızı bekliyor:)
Bu oyuncak alışveriş arabası hiç bir şeyden çekmedi ömerin poposundan çektiği kadar :)İzin versek bizi de oturtucak.Anne otuğğğ,baba otuğğğ :)
Ben sığarım da -biraz abarttım galiba -,babamız pek mümkün değil :)


Birde çelik kapımızın kolunun ulaşılabilir olması da ayrı bir durum teşkil etmekte,küçük beyimiz kapıyı açıp dışarı çıktığından kapımız sürekli kilitli.
Dişimizde 2 yaş dolmadan 28 tane :P olcak galiba.Toplamda 16 yada 17 dişimiz var.
Oğlum kocaman adam oldu yaaa :)

21 Aralık 2008

Sanatçı ruhlu anne oğul :P

Ömere geçtiğimiz hafta parmak boya aldım.Toyikiden aldım ,poliart diye bir marka,önce markayı tanımadığımdan almak istemedim ama üzerinde kesinlikle zehirsiz ,su bazlı bir boya olduğunuda okuyunca-ve de poliart polisana ait bir markaymış- gönül rahatlığıyla aldım.
Eve gelince tabii hemen ömerle çalışmalara başladık.Önce tabii ömere üstüne bulaştırma tehlikesine karşı kollu önlüklerden giydirdim.Birlikte daldırdık parmaklarımızı ve yukarıda gördüğünüz sanat eserini :P oluşturduk.Ömer bayıldı bu boyama işine,bir ara tadına da baktı gözle kaş arasında ama olsun :)

Buda ömerin annesinin yani şahsıma ait bir çalışma :)))))Acemi işi oldu biraz ama zamanla daha profesyonel olur :)
Not:Biz boya yaparken evde babamıs olmadığı için o halde resmimiz yok ama yüzümüze kadar boya olduk ve çok komiktik.Ancak temizlendikten sonra çalışmamızı resimleyebildik :)

20 Aralık 2008

küçük kazalar

Geçtiğimiz hafta çok sevdiğim arkadaşım hürriyetlere gittik ömerle .Hürriyetin emir -3,5- hamza-11 aylık- adlı iki tane oğlu var.İkiside elimde doğdu desem yeridir.
Maksadımız bir araya gelip muhabbet etmekti ama ne mümkün resimde gördüğünüz rolls-royce yüzünden bu pek de mümkün olmadı.
İlk başta herşey çok normaldi ,emir bazı oyuncaklarıyla ömerin oynamasına izin verdi ama ömer arabaya yönelince kavga başladı.Emir elindeki kalemle ömerin alnına vurup orada küçük bir delik oluşturdu.Ben tabii şoka girdim,herşey kaşla göz arasında oldu.Allahtan hiç bir şey olmadı.
Ömer ağlamadı bile ve hiç istifini bozmadan emire tekme attı.Sonra arabayı tutan hamzayı itti.
Baktık olmuyor,arabayı kaldırdık ama sular pek de durulmadı.
Eve döndük de rahat ettim :)

Alnımızdaki delik...Ama ömerin yaramazlıklarının sonu yok tabiiii.Mama sandalyesinin üstüne tırmanmak isterken,birlikte yere düştü.Mama sandalyesinin oturma yeri yüzüne gelmiş.Önce ben bir şey anlamadım ,omzumda bayağı ağladı.Kafasını bir kaldırdı ki gözünün altı çizilmiş ve gözü davul gibi şişmiş.Çok üzüldüm hemen acile gittik,doktor göze baktıktan sonra sadece yumuşak dokuda hasar olduğunu gözde bir şey olmadığını söyledi.Kusma vs başka bir belirtide olmadığı için eve döndük.1 haftaya kadar düzeleceğini söyledi.

Şimdi gözünün altında çok hafif bir morluk var,gözündeki kanlanma ve şişme çok şükür ki düzeldi....

Mama sandalyemizi ikeadan aldık,çok hafif bir sandalye.Öteki mama sandalyeleri ile böyle bir şey olsa bu kadarla kurtulabileceğimizi h,ç sanmıyorum...

15 Aralık 2008

Günün hatta yılın olayı

Bu olaya kayıtsız kalamayacağım... Aslında söylenecek çok şey var .Ben sadece kısa özet geçeyim.
Ellerine sağlık muntasar , keşke birde gitmeden biraz atış talimi yapsaydın :)

12 Aralık 2008

Paçanga böreği

Birkaç gündür tv de hangi kanalı açsam karşıma paçanga böreğinin tarifi geldi.
Galiba bu böreği yapmam lazım ,ilahi ses bunu söylüyor diyerek hem dün sabah ,eşimin özel isteği üzerine hemde bu sabah paçanga böreği yaptım.
Süper bir lezzet ,yapmadıysanız hemen deneyin derim...

2 yufka
kaşar peyniri
pastırma
domates
biber
galeta unu
yumurta ve kızatmak için yağ
Önce yufkalar dörde ayrılıyor -8 paçanga böreği yani -ve her yufkanın köşesine bol kaşar rendesi,kabuğu soyulmuş küp küp doğranmış domates,ince ince kıyılmış çarliston biber ve elimle küçük parçaladığım pastırmayı koyup ,yaklaşık 3 parmak genişliğinde sardım.
Önce yumurtaya ,sonrada galeta ununa sokup kızgın yağda kızarttım.
Tadına doyulmuyordu.Ben daha önce bir kaç yerde yemiştim ama kendi yaptığımdan mıdır nedir bu kadar güzel değildi :)
Ömerinkinde pastırma kullanmadım ,geri kalan herşeyi aynı şekilde yaptım.Ömerde bayıldı.
Tamam ömer için pek sağlıklı değil kızartma ama napim biz yerken oğluşum baksın mı :)
NOt:Fotoğrafı internetten koydum,ben çekmeyi düşünene kadar tabak boşalmış olduğundan bu sefer böyle oldu işte :)Ama benim yaptığım paçangada görüntü olarak aynısıydı.

10 Aralık 2008

Arog


Bayramın birinci günü öğlen gibi eşim ve kardeşlerimle sinemaya gitmeye karar verdik ve arog'a gidelim dedik.Hemen biletixten biletlerimizi ayırttık ,yeni vizyona girdiği için bilet bulmanın oldukça güç olduğunu tahmin ettik.İyi ki de ayırtmışız.1 saat önce biletlerimizi almaya gittimizde biletler çoktan tükenmişti.Ve sinemanın önünde izdiham vardı.

Dedik ki hadi bir saatimiz var bowling oynayalım.Bowlinge gittik ama filme geç kalıcaz korkusundan öyle acele oynadık ki ben pek bir tad alamadım,aslında ben bayılırım bowlinge neredeyse 2 yıldır da gidememişiz ama filme geç kalıcaz korkusu yok mu tad tuz bırakmadı bende.Galiba sinema öncesi değilde sonrasında bowling oynamak çok daha zevkli.
Neyse film saati alelacele salonumuza gittik.Aman allahım o ne salon ful ,en ön koltuklar bile dolu-o koltuklardan nasıl film seyredilir bilmem,tenis maçı seyreder gibi bir sağa bir sola,o kadar yakından ekrana hakim olmak imkansız-.

Ön sıramızda 7 yaşında bir çocuk vardı ,gözlerime inanamadım ,çünkü 22 matinesine girdik.O saatte o yaştaki bir çocuğum yatağında olması lazım.Film neredeyse 1 de bitti.O saatte çocuk film seyretti.Bazı anne babaları anlamak çok güç.

Film ardı arkası kesilmeyen yarım saatlik bir reklam silsilesinden sonra başladı.Reklamlardan bayıldık anlayacağınız.
Neyse uzatmim film başladı,filmde ilk yarı hakikaten çok sıkıcı.Bu mu dedim arog...
İkinci yarı ise gerçekten çok komik ve çok güldüm.Sonuna doğru maymunla idare edicez şeklinde bir espri vardı ki gerçekten çok kötüydü.Filmin ilk yarısını ve o espriyi çıkarırsak kalanlar iyiydi anlayacağınız.
Ama cem yılmazın olmazsa olmaz filmlerinden biri değildi.

Ben zaten ne "gora" ne "arog" nede "hokkabaz" filmini "herşey çok güzel olacak "kadar çok sevmedim.Sanki o film başkaydı,daha samimi bir filmdi :)

8 Aralık 2008

Bayram tebriği

Ailenizle mutlu, huzurlu ve güzel bir bayram dileklerimizle.....

5 Aralık 2008

Anne zeytiiiii

Zeytiiiiiiii
Sabah uyanır uyanmaz ,ilk işimiz buzdolabının önüne gitmek ve zeytiiiiii diye bağırmak :)
Ömerin içinden yakında zeytiiiii ağacı çıkacak :)O kadar çok seviyorki bak şunu yersen sonra zeytin vericem dediğimde herşeyi yiyor.Ödülümüz zeytin oldu :)
Simit
İsmini söyleyemesede simit de bu aralar en sevdiği yiyecek.Bugün teyzem elindeki simitten bana da ver ömer deme gafletinde bulundu.Ömer önce bir çığlık attı ,ardından koşarak koltuğun arkasına saklandı.Teyzem yanına gidince de ağlayarak oradan çıktı.Anne anne diyip ağlayarak yanıma geldi:)Annesi olduğumdan oğlumun simidini kanımın son damlasına kadar korudum :)
En sevdiği şeylerden biride mama sandalyesinin emniyet kemerini takmak,bazen abartısız 1 saat oyalanabiliyor.

Yolda yürürken sürekli konuşuyor.her gelen geçene ismini söyleyecek.
Geçen yaşlı bir kadınsa-nene-
Yaşlı bir adamsa-dede-
Kendinden büyük bir kızsa-apla-
Kendinden büyük bir erkekse-abi-
Artık herkesi sınıflandırıyoruz.
Kedi gördüğünde pisiiiii,köpek görünce havuuuuuu ,karga görüncede gağğğk sesi çıkarıyor :)
En sevdiği bir diğer aktivite fotoğraf makinasının pillerini takıp çıkarmak,bunu ilk gördüğümüzde eşimde bende gözlerimize inanamadık.İyi bir el becerisi ister bunu yapmak.Şimdiki çocuklar süper :)
Huysuzluğu bir nebze düzelsede ,ömer yinede eskisi gibi deği.l
Hatta bazen istediğini elde edemeyince yarım saat aralıksız ağlıyor,bazen kendini yerlere atıyor.
O zamanlarda oğlumuzu tanıyamıyoruz:(

Teşekkür yazısı....

Zor zamanlarımda yorumlarıyla benimle olan tüm dostlara çok teşekkürler...
Babannemin yokluğuna alışamasakta,babamın dükkanındaki sandalyesi boş olsada bu şekilde de yaşamayı öğrendik.

Babam 7-8 sene evvel yoğun bakımda uzun bir süre yatmasını gerektirecek kadar kötü bir kalp krizi geçirdiğinde hepimiz çok üzüldük.Babannem o dönemde bizimle beraber ,zamanın çoğunu hastanede geçiriyordu.Babam iyileşip tekrar çalışmaya başlayınca babannem babamın kasasının önüne sandalye koydurdu , o sandalyede neredeyse günün yarısını geçirip ,kendince babama gözkulak oluyordu,tekrar kalp krizi geçirme ihtimaline karşı.....Bunu bir görev edinmişti.
Şimdi ise sandalyesi boş :( .......

Babannemi yasinlerle dualarla uğurladık yolculuğuna.
Babamı ilk defa ağlarken gördüm,7 yıl evvel dedemi kaybetmiştik, babam o zaman çok dirayetliydi.Bu sefer babam çok üzgün ve durgun .Anne kaybı çok başka......

Babannem yerin geniş,mekanın cennet olsun.Dualarımız hep seninle.

28 Kasım 2008

Ulaaa ömer

Bu sesle merdivenleri çıkardı babaannem.Yarım karadeniz ağzıyla çağırırdı ömeri.
Çağırırdı diyorum çünkü bugün aramızdan ayrıldı :(
Yeşil gözlü ,koca yürekli ,açık sözlü ,çalışkan babaannem ruhun şad,toprağın bol,mekanın cennet olsun.Dualarımız hep seninle....


YAŞAM FANİ.....

27 Kasım 2008

Yorgunum,yorgun...

Sabah uyanır uyanmaz,trafik başlıyor.Önce ömerin kahvaltısı için krep yada omlet hazırlıyorum.Ömer uyuduğunda da öğlen yemesi için ,sebze yemeği ve ara öğün için börek yada kek yapıyorum.Akşam üstü uykusuna yatırdığımdada akşam için etli bir yemek ve çorba yapıyorum.Tabii eğer yaptığım yemek ömerin hoşuna gitmezse ve yemezse o zaman bir de akşam yemeğinden sonra muhallebi yapıyorum.
Bugün sözde boş günüm ama okulda olduğumdan çok daha fazla yoruldum,bu yemek trafiği insanı çok yoruyor.Burada en şanslı kişi ,çeşit çeşit yemeklerden dolayı son derece memnun olan eşim tabii ki :)
Sadece yemekle bitmiyor olay tabii ki,bir kaç gündür yığılmış çamaşırlar, evi süpürmek ,toz almak ve tabii ki ömerle oyun oynamak ,o ne istersen o aktiviteleri yapmak derken akşam benden geriye kalan sadece kafasını yastığa koyar koymaz sızan bir ben ....

Ama bakarmısınız asabi ömerime,herşeye değer :)

24 Kasım 2008

Garip haller-im :)

Sevgili yasemin beni garip hallerimi yazmam için mimlemiş.Bu blog yavaş yavaş hem ömerin hem de benim günlüğüm gibi oldu galiba :)Neyse artık :)
Garip hallerim ,valla herkeste olduğu gibi bende de bir sürüüüüüüü.2 gündür düşün taşın biraz birşeyler derledim .Buyrun bakalım ,,,

-Türk kahvesinin telvesini yemeye bayılırım,fal baktırmam pek mümkün olmuyor yani.Telveyi yemeyi ,fala tercih ediyorum.Ama kahve şekerli olacak :)

-Sinemaya gittiğimizde film başlamasıyla kaşınmaya başlarım.Neden derseniz ben de bilmiyorum,kaşınıyorum işte.Filme dalmamla kaşınmamda alllahtan sonlanıyor.Yoksa düşünsenize 2 saat kaşınan tuhaf bir kadın :)

-Consealar-kapatıcı-sürmeden asla dışarı çıkmam.Bakkala giderken bile bu durum böyledir :)

-Birgün giydiğim bir giysiyi asla ertesi gün giymem.

-Bloğumu açtığımdan beri ömerle her dışarı çıktığımda fotoğraf makinamı yanıma alırım.Ömerin çantasında hep hazır bulunur.Yeni ve orjinal birşeyler yakalarım belki :)

Bazen çikolata krizine girerim 2-3 paket fıstıklı -en bol fıstıklı ülkerin ki üstüne tanımam- çikolata yerim.Sonra kilo alıcam korkusuyla akşam yemeğini atlarım.

-Çorapla asla uyuyamam ve olurda bir şekilde uyuyakalırsam ,gecenin bir yarısı mutlaka uyanır çorabımı çıkarırım.

-Kış hariç asla çorap giyemem.Kışın bile sanki ayağımda fazlalık varmış gibi gelir.

-Yazın asla kapalı ayakkabı giyemem.Giyince felaket terlerim.

-Evden çıkmadan mutlaka doğalgaz vanasını kapatıp kapatmadığı kontrol ederim:bazen 3-5 kere döne döne kontrol ettiğim de olur.Bu küçük takıntıda matematik bölümünün bana hatırası.

-Tuvalete girdiğimde ilk kontrol ettiğim şey tuvalet kağıdıdır.

-İşte bir takıntı daha,evden çıkmadan kapıyı kilitlememe rağmen mutlaka iterim,belki yerine düşmemiştir diye :)

-Diyet kolasız sofraya oturamam,hamileyken ve yakın zamana kadar içemediğimden şimdi bol bol içerek açığımı kapatıyorum.

-Yazılı yaparken evrim geçiriyor ve asabi bir matematikçiye dönüyorum.Yazılıdan sonra da normale :)

İşteee böleee....Aslında daha da çıkar ama bu kadarı kafii gelir,fazlası ağır gelir belki :)
Ben de hemencecik siyap ve sihirli bir mutfağa sahip betülü mimliyorum.Nedir kızlar sizin garip halleriniz.....


Yazımı çok sevdiğim piyale madranın cinsimize has bir karikatürü ile bitirim bariii :)

23 Kasım 2008

Oğlum huy değiştiriyor....

İmdattttt.....
Benim güleryüzlü ,sessiz, asla mızırdanmayan ama yaramaz oğlum gitti ,yerine sürekli istediği şey için ağlayan ,keyifsiz,mızır mızır ve yaramaz bir çocuk geldi :(
Bugün meydana gittik ,hazır hava güzelken atlı karıncaya ömeri bindirelim ve bir kaç eksik için ikeaya-bu ikea eksiklikleride hiç bitmez, isveç köftesinin tadı başka ama napalım :)-gidelim dedik .
Pişman olup iki saat içinde döndük.Hem çok kalabalıktı -bizim gibi güneşi gören gelmiş-hem de ömer sürekli herşey için ağladı.Eşimde ben de inanamadık yok dedik bu bizim ömer değil.
Yemek yerken oyuncaklar için ,oyuncaklarlayken başka çocukların elindekiler için,alışveriş sepetindeyken ,yerde yürümek için ,yerde yürürken kucak için .....sürekli ağladı.Üstüne eşimde elindeki ayranı ömerin kontrol etmeye çalışırken alışveriş spetinin içindeki kabanımın üstüne dökünce ,üstüme karabasanlar çöktü. Eve döndük.
Hayır ömer daha önce 40 derece ateşler gördü,15 diş çıkardı-geçende 13 yazmıştım ama bugün ağlarken 15 olduğunu farkettik-böyle yapmadı.
Gözyaşları sanki dökülmek için fırsat kolluyor....!!!!!!!
Önce uyku şimdi de bu.Umarım kalıcı bir davranış değildir :(

22 Kasım 2008

Uyku töreni

Nazar değdi,kesin nazar...
Emzirerek veya hadi oğlum gidip uyuyalım diyerek sadece yanına uzanıp bekleyerek 10 dakikada uyuttuğum oğlum,şimdilerde uyumamak için herşeyi yapıyor.
Tabiii heryerde anlatırsam böyle olur ,başkaları nazar etmese bile , anlatırken kendim bile nazar etmiş olabilirim.En çok annenin nazarı değermiş yaaaa.
Az önce vukuu bulan uyuma maceramızı anlatayım.Önce ömer emzirilir ve odasında bulunan yer yatağına-ki bu yatak iki kişilik kocaman bir yatak- uyur bir vaziyette ömer götürülür.Küçük beyimiz daha yatağa koymadan uyanır.
Yine de bir ümit birlikte yatağa yatılır,ömer yüzüstü yatar,sağa döner ,sola döner .Gözleri kapalı bir şekilde, bacağını üstüme atar.Beğenmez ,yastığın üstüne kafasını koyar ,olmadı yastığın üstüne yatar.Yastıktan iner,tekrar yüzüstü yatar.Bir tur döner.Ben hala uyuyormuş havası vermek için gözlerim yarı kapalı, ömer bu kadar hareketten tamamen ayılmak üzre,elini ağzıma sokar.Baktı yüzüstüyüm kalkar ve sırtıma yatar .Yok gene olmadı en son sırtıma oturur ve bu uyuma töreni şahsım tarafından sonlandırılır. Tabii saç baş yolmadan odadan çıkılır ve
ibrahim ben bunu uyutamadım ,git birazda sen uğraş lütfen,
diye uyku töreni kocaya devredilir.
Ama ömer ısrarlıdır ve anneye yapışık yaşamaktadır ve anneyi istemektedir.Hemen annenin peşinden ANNN-NEEE diye ağlayaraktan , gelinir.
Şuandada küçük adam gece 11.25 olmasına rağmen ortalıkta vızıır vızır dolanıp,eline aldığı temiz bebek bezini gezdirmektedir.
Anne ise bloğuna yazıp ,sakinleşmeye çalışmaktadır.Babayı ise hiç sormayın , oda ömerin uyku törenine yer yatağında tek başına devam etmektedir .Horlama sesi oraya gelmiyormu :)


Buuuuuuuu

Ömerle kısa bir dialogumuz :)
Anne bu bu bu ! Su mu istiyorsun oğlum?
Heeeee :)
...........
Ömerin kelime hafızası çok gelişti.En yenilerimiz
zeyti
çeçe-çiçek
emma-elma
her yaşlı kadın nene
her büyük kız çocuğu abaa
her erkek çocuğu abii-abilere de hasta,bir tane buldumu tüm gün peşinde abi ,abiii diye:)-
Kağga-karga
Bunlar aklıma gelenler :)
Birşeyler istediğinde beni ,babasını,dedesini vs elinden tutup ,çekerek -hoppp pa efektiyle kaldırıp -istediği şeye götürüp istiyor .
Artık rahat rahat bardakla su içiyorus :)Yarım bardak suyu eline veriyorum ,yudum yudum içiyor.Ve her yudumdan sonra ehhhhhhh :) yapıyor.O kadar komik oluyor ki anlatamam ,sanırım ya dayılar yada baba öğretti.
Birde babaya seslenme şeklini yazayım ,unutmadan...babovvv,babüüü yada babba...
En çok sevdiğimiz üç yiyecek de hamsi,fındık ve mısır :)
Saf kan karadenizli benim oğlum.Benden daha hızlı hamsi yiyor :)-Tabiii ayıklayıp önüne koyuyoruz-
Mısır da artık bitti ama olsun ,biz biraz istiflemiştik :)

16 Kasım 2008

Düğün ve ömer

12+1 dişle ömerin benden fazla dişi var :)(Bu yorumu annem yaptı :)
......
Dün akşam yakın bir akrabamızın-uzaktan kuzenim- düğününe gittik.Ömer düğün mekanına ilk girdiğinde -ilk defa bir düğüne gitti,gerçi bir kere daha gitmişti ama o zaman bebekti.Takı takmamızla çıkmamız bir olmuştu.Onu saymıyorum.-yüksek volümlü sesten dolayı faltaşı şeklinde açılmış gözleri ve şaşkın ifadesiyle hepimizi çok güldürdü :)
Bir müddet yüksek sesin korkusundan babasına bile gitmedi,ortama alışınca tabii kucaktan kucağa gezmeye başladı.
En son baktım ki bizim küçük adam çekingenliğini ve şaşkınlığını atmış,pistte eller havada oynuyor:)
Düğün bitene kadar bizimki pistte hem oynadı hem de oynayanları seyredip onları taklit etti.Ağzıda keyiften kulaklarındaydı.
Düğün bitti,kuzenim ve damat gidenleri uğurlamaya başladılar .Tabii bizde vedalaştık,tam kapıdan çıkıcaz ki ömer feryat figan ağlamaya başladı ama nasıl bir ağlama anlatamam.Kıyamet kopuyor hemen arabaya koştuk,niyetimiz ömeri araba koltuğuna bağlıycaz ve araba hareket edince susacak ama nerde ,araba koltuğuna bağlıyamıyoruz.Ömer kasmış kendini,parmağıylada düğün salonunu gösteriyor,eşim ve ben uğraşıyoruz ama oturtmak mümkün değil.Annem bir yandan kızkardeşim bir yandan çeşitle şekilleri denedik ama ne oturuyor nede susuyor.Gözyaşları da sicim gibi akıyor.Sonunda düğünün bittiğini anlata anlata,biraz zorlada olsa bağladık.Ama rahat bir 5 dakika daha parmağıyla dışarıyı gösterip ağladı.
Anlıyacağınız ömer bey düğüne bayıldı.Daha doğusu yüksek volümlü müziğe ,danseden insanlara ve sürekli yanan sönen disko havası veren ışık efektine bayıldı :)
Galiba artık düğünlere gitmeye bayılan annemin yanında ömeri de göndericez :)

14 Kasım 2008

Bu yazı sadece sana Ömer.

Ömer,bugün seni biraz rahatsız ve huysuz olmana ve dayının dergisi national geographic'e bakmayı o an herşeye tercih etmene rağmen, seni çok özleyen bir sokak aşağıdaki ananeme götürdüm.Orada ananemle oynadınız,araba sürdünüz meyve yediniz.
Birkaç saat sonra eve döndük ve sen daha montunu çıkarmamı beklemeden derginin başına gittin.Gözlerime inanamadım.
Birkaç saat evvel yarım bıraktığın dergiyi hatırlayıp ,bir yetişkin gibi özlemle ona koştun.
Canım oğlum ,büyüyorsun ve her adımın beni daha da keyiflendiriyor .

13 Kasım 2008

Pek bir sosyalleştik :)

Bir haftadır ne yazıkki laptopumun kablosundaki sorun nedeniyle ,sadece bir kaç sefer ,oda orda burda bilgisayara girebildim :(
Ne yazıkki sorun hala çözülebilmiş değil,sorunu çözebilicek tek kişi olan sevgili eşim sürekli erteleyip duruyor.
Umarım bu küçük sitemim yerini bulur.
Neyse açığı kapatalım ,1 haftadır yokuz,bayağı bir boşluk oldu :)
.....
Ömerin geçende çoraplarını giydirirken ayak baş parmaklarında kızarıklıklar olduğunu gördüm ama açıkçası çok önemsemedim ,heralde kapı açarken kapıya çarptı falan diye düşündüm.Hemen ertesi gün dışarı çıkarken ,ayakkabıları giydirmek istediğimde giymek istemedi.Ama buda normal geldi ,çünkü her seferinde ayakkabı giydirirken giymek istemez.Biraz ısrar edince mecbur kucağıma geldi ve ayakkabısını giydirdim ki ne göreyim ayakkabı çok küçük geliyor.Kuzuma kimbilir ne kadar zamandır o ayakkabıyı giydiriyoruz :(
Başparmaklarında ki kızarıklıkların sebebi de böylece anlaşılmış oldu.
Çok üzüldüm tabii,ne onu gün içinde hava almaya çıkaran annem ne ben ,ne de babamız anlamamışız.Yavrumda bir şey anlatamadığından ,ısrar edilince giymiş.
Şimdi geriye bakıp düşündüğümde ,bir yere gittiğimizde neden hep kucağa gelmek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum.Tek tesellim o arada hep kucakta gezdi,çok az yürüdü.
Hemen tabii akabinde ayakkabı almak için natilusa gittik,ona rahat bir ayakkabı aldık ve ömeri ayakkabısını giyer giymez natilusun caddelerine saldık :)
Tüm gün oradan oraya koştu küçük prensim.
Aman ne olur bu ayakkabı mevzuuna çok dikkat edin,biz gözden kaçırdık siz kaçırmayın.
Yeni aldık diye düşünmeyin ayakkabıları ,ayakları inanılmaz hızla büyüyor çocukların.

Ömer ve Mina :)
Bu hafta okul çıkışı bir boşluktan faydalanıp annem ve ömerle beraber eliflere gittik.Elif benim ilkokuldan lise son sınıfa kadar aynı sıraları paylaştığım -üniversitede ayrıldık tabii ,o kimyaya ben matematiğe ve ayrı şehirlere -arkadaşım,mina da elifin kızı ve ömerle aralarında sadece 3 gün var :)Eliflerde güzel bir sofranın eşliğinde uzun uzun sohbet edip ,eski günleri ve eski dostları konuştuk.Ömerle minada beraber mısır yiyip,balonlarla oynadılar-arada paylaşamadıklarıda oldu ama olsun -.
Umarım bizim elifle paylaştığımız neredeyse 6 yaşından beri süregelen bu dostluğumuz onların arasındada olur.

Oyun grubumuzu yazmadan olur mu ?Olmaz tabii :)Geçtiğimiz hafta oyun grubu bizdeydi.Ömer hastalıklardan çıkmış olduğundan biraz içine kapanıktı.Efe oyuncaktan oyuncağa koşarken pelinde hoşuna giden oyuncakları keşfetmeyi tercih etti.Genel anlamda ömerin bu mesafesini hastalıklardan yeni çıkmış olmasına versem de ömerin bu içine kapanıklığına üzüldüm.

Akşam eşimle bu mevzuuyu konuştuğumuzda ömerle ilgili gerekli gereksiz herşeye üzüldüğümü farkettim.Sonuçta çocukların büyümesi uzun bir süreç ve sürekli değişim içindeler.Ve hastalıklarda bu gelişimi sekteye uğratıyor.Aslında hepsi bu.

7 Kasım 2008

Bu koltuğa bir karpuz daha sığdırdım :)

Bu koşturmaya rağmen bir de takı tasarım kursuna başladım:)
Haftada bir yarı zamanlı gidicem.Aslında uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi ,annemlere çok yakın bir yerde açılınca,anneminde teşvikiyle başladım .
Uzun zaman sonra kendim için bir şey yapmamıştım,çok iyi geldi.Sadece ben ve boncuklar,acayipde keyifli :)
Resim ,ahşap boyama ,ebru kursu derken artık bu yeni kursla kendi takımı kendim yapıcam.Çok tasarrufluyumdur çokkkkk.(Bu arada evimdeki tabloları ben yaptım :)
Yani artık burada benim takı çalışmalarımı da görürseniz şaşırmayın:)Yada bakarsınız o kadar çok yaparımki :p site kurarım-hangi arada yapacaksam -.
Neyse şu anda pantolonumu çekiştiren ömerle, bugün bilmem kaçıncı kez dinlediğimiz ten little aeroplanesi tekrar dinlememiz gerekiyor sanırım,mızır mızır çünkü.

5 Kasım 2008

Del,del

Son zamanlarda ömerin en sevdiği şeylerden biri , bilgisayardan araba resimlerine bakmak, google görsellerden araba yazıyorum ve karşımızda alt alta bir sürü araba ve resimler görülür görülmez ömerin sevinç çığlıkları :)
Ömerin araba aşkı tariflere sığmaz ,-belki biz öğretiyoruz farkında olmadan ama -bence uzmanların dediğinden yani 3 yaştan çok önce başlıyorlar cinsiyetlerine göre oyuncak seçmeye.
Ben ömeri bebekle oynarken -bebekleride var-yada tam tersi bu yaşlardaki bir kızı araba ile oıynarken görmedim.Tabii muhakkak istisnalar vardır.
Bir başka sevdiği şey ise british counsil'dan ingilizce çocuk şarkıları dinlemek.Özellikle Ten Little Aeroplanes favorisi.
Ben de oyun grubumuz ebrularda toplandığında ,ebrudan öğrendim bu adresi .Oyun grubunun bir faydası daha :)
Bir çoğunuz eminim ki biliyordur bu adresi ama bilmeyen arkadaşlarım için linkini vermek istiyorum . Belki sizde dinletirsiniz :)
http://www.britishcouncil.org/kids-songs-traditional.htm
Ömer ne zaman bu şarkıları dinletsem etrafta kim varsa o an ,çağırıyor.Bayılıyor dinlemeye ve dinletmeye .
Dede del,del :)
Herkesle sevdiği şeyleri paylaşmak istiyor minik kuzum .Ben de blog dostlarımla tabii.
Not:biri bana bu linkleri tek kelime ile yayınlamayı öğretebilirmi,böyle çok uzun oluyor :)

2 Kasım 2008

Kek yaptım.

Her zaman kek yaparım ama bu tarifi çok beğendim ve paylaşmak istedim.
Az yağı ,şeker kıvamı ve içindekilerle çok güzel ve tam bana göre ,umarım yaparsınız ve benim kadar seversiniz:)
İçindekiler:
1 kahve fincanı süt
1/2 kahve fincanı yağ
2 kahve fincanı şeker
3 kahve fincanı un(tepeleme koydum)
2 yumurta
1 vanilya
1 kabartma tozu
Ana malzemeler bunlar ama siz keyfinize göre fındık ,limon kabuğu,ceviz,tarçın,damla çikolata vb şeylerde koyabilirsiniz.Ben bugün yaptığım keke limon kabuğu rendesi koydum.Tadina doyulmuyordu.Ömer bile kocaman 2 dilim yedi:)
Not:Bu keki ilk ebrularda yedim ve hemen tarifini aldım.O zamandan beri neredeyse gün aşırı yapıyorum :)

1 Kasım 2008

Dediiiiii

Bugün bizde toplanması gereken oyun grubu çeşitli aksiliklerle toplanamayınca planda küçük bir değişiklik yapıp ömerle birlikte armağanlara gittik.
Armağanlarla evimiz çok yakın ,sadece kısa düz bir yol ve kısa bir yokuştan sonra onlara varacağım için ömeri aldım kucağıma ve yola düştüm.
Ama varmak ne mümkün ,insanın kucağında 11 kiloluk bir çocuk olunca yol bitmek bilmiyormuş.Git git kollarım tutuldu ama yolu bitiremedik :)
Bir daha kucakta çocukla yokuş çıkmak mı ,kesinlikle hayır.



Bugün tuna ve ömerin pek fazla paylaşımı olmasada -oyuncak kavgasını saymıyorum :)-keyifli bir gündü, ta kii ömer evin kedisini görene kadar :)
Abartısız 1 saat sürekli dediiii-kedi demek istiyor-diyip kediyi gösterdi.Ve oldukça korktu,nerdeyse son ana kadar yanımdan uzaklaşmak istemedi.
Aslında ömer sürekli her yerde kedi ,köpek gibi hepimizin çevremizde gördüğümüz hayvanları görüyor ve biliyor, ama onlara bu kadar yakın olmak sanırım onu biraz korkuttu.
Buna tabii acilen bir çözüm bulmak lazım .Hayvanlara alışması için onu korkutmadan ve zorlamadan ,çeşitli hayvanlarla bir araya getirmek ve hep ertelediğimiz hayvanat bahçesi gezimizi ilk fırsatta gerçekleştirmek en doğrusu galiba.
......
Ömer bu aralar çoraplarının akibetine uğruyor ve sürekli düşüyor.Malum parkelerde kalebodurlarda çok kaygan .
Aslında bu yaştaki çocuklar için yapılan tüm çorapların altında kaydırmaz olması lazım.Ama nedense yok ,olanlarda çok pahalı.Bugün jokerden baktık ama fiyatını görünce eşimde bende gözlerimize inanamadık,bir çorap 14,95 ytl.
Yapılacak şey çorabın altına yapılacak küçük bir plastik ekleme hepsi bu.Bu da bu kadar yüksek bir fiyat gerektirmez gibi geliyor bana.
Ve büyüklerimiz hep söyler ya çocuğun yediği helal giydiği haram diye.Ne kadar doğru bir söz.Şimdi giydiği bir şeyi birkaç ay sonra giyemiyor,çoktan küçülmüş oluyor.
1-1,5 yıldır eşimle alışveriş merkezine gittiğimizde ilk uğradığımız yer çocuk mağazaları.Alınacaklar hiç bitmiyor ,sürekli yeni eksikler.Sürekli küçülenler.
Bir de neredeyse bir karış kıyafetler ,benim giydiklerimle aynı fiyat...
Mecbur alıyoruz ,allahtan ikinciyi düşünüyorum da bu kadar aldıkları boşa gitmeyecek,tek tesellim bu :)

28 Ekim 2008

Hoşgeldik :)

Biliyordum uzun süre blogların kapalı tutulamıyacağını biliyordum :)
Nasıl bir şey ki birkaç kişi için tüm bloggerı kapatmak,bu kadar mı örümcek beyinli ve yasakçı bir toplumuz.
Tabii ki hayır olmalı cevap ve hayır oldu.
Vee yeniden buradayız :)
Ömer ve annesinin günlüğüne ve yaşadılarına devam :)
.......
Ömer iyice kendini anlatır oldu ve bu işimi oldukça kolaylaştırıyor.Mesela bir yeri acıyınca ,gösterip aciyooo diyor,bizde hemen çözüm buluyoruz.
Veee tabii bir sürü yeni kelimemiz var en komiğide ısırıp "ıdığdım"diyip,ardından da kızdığımız için bize "cici cici" demesi ve okşaması-kandırıyor bizi kuzu -.
Birde onur dayısını kafasına esince dayee yada onuğğğ diye çağırması çok komik.
........
Artık havalar nedeniyle ömeri-tabii hastalıklar da büyük etken -pek de dışarı çıkaramıyoruz,
kuzucukda dışarıdan gelen herkesin üstüne atlıyor,belki beni de alırda dışarı çıkarır diye.
Cumartesi doktoruna kontrole götürdüğümüzde doktor ,aftları hariç gayet iyi diyince ömerle beraber pelinlere gittik,ömer içinde bizim içinde iyi oldu.
Aslında doktora gittiğimizde, ben ömer düzelmemiştir belki diye pek umutlu değildim gitme konusunda ama çok şükür düzelmiş :)
Efe ve aslı ulaşım sorunu yüzünden bu sefer gelemediler.(Birimiz şişlide ,birimiz bostancıda birimizde hisarda oturunca ulaşım azıcık sorun oluyor.)

Pelinlerde hep beraber şarkı söyleyip-yani ebru ile ben söyledik :) -elele tutuşup oyun oynadık.Ebru küçük oyuncak tiyatroda ,kukla oynattı.İngilizce şarkılar söyledik,kitap okuduk,mamalar yedik,bol aktiviteli ve keyifli bir gün geçirdik :)
Çocukların yaşıtları ile sosyalleşmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum her seferinde hem anneler olarak biz, hem de çocuklar birbirinden çok şey öğrenmiş oluyor.Bu 14 aylık bebekler bile olsa böyle bence.Hayatta da önceliğimiz çocuklarımız olduğuna göre ,ne kadar vakitsiz olsakda ,vakit yaratıp onların bu gelişimine yardımcı olmalıyız.
Ananemiz bize kış için şeker mi şeker bere ,atkı ve eldiven takımı almış.Oğluşuma pek bir yakıştı :)

Bu da yaramazlıkta son nokta-eminim aynı yaş grubunun hepsi böyledir-.
Bizim uslanmaz ,durulmaz delikanlı ,koltukların üstüne oradan da kaloriferin üstüne çıkıp bu şekilde manzara :P seyrediyor .Bu korkusuzlukla ömer bana çekmiş galiba bende 4. kattaki evimizde balkonun korkuluğundan diğer tarafa geçer -ama çok sıkı tutardım demiri-kendimi denerdim.Düşünsenize elimi bıraksam ,direkt 4. kattan aşağı .Tabii o zamanlar ilkokuldaydım.Anneme şimdi söylüyorum da kulaklarına inanamıyor,.
Kadıncağızın 4 tane yaşları yakın çocuğu vardı,yetişemiyordu tabii...
Bizde ömerin oraya çıkmasını engelleyemediğimizden sürekli başında bekliyoruz ve tam altına minder yığdık ,allahtan çok sık da çıkmıyor.
Aman çok yazdım gene bu günlerde yazıyorum da yazıyorum,aslında bu kendimi kontrol eden halim yoksa 3-5 sayfa süreceek anlatacaklarım,bitirim artık :)

25 Ekim 2008

Ucuz kaçış noktası

Bayılırım moda dergilerine;all dergisi,süper hiç kaçırmam.Neme lazımsa, bilmiyorum.
Ö.Ö.-ömerden önce demek oluyor-zayıf ve uzundum.(Şimdi kısaldınmı diyeceksiniz ,hayır kısalmadım ama üst bedenime bağlı olarak kısa görünüyorum .)
O zamanlar ne giysem yakışırdı ve ben de tabii bakardım dergilere ne moda ,ne giymek lazım.Nerde ne kaça vs vs.
Ö.S. artık eskisi gibi değilim, zayıflayacağım-2,3 kilo fazlam var birara vermiştim ,geri aldım .Söyleyince az bir şey gibi duruyor ama hepsi aynı bölgede- düşüncesiyle neredeyse mecbur kalmadıkça hiç bir şey almıyorum.
Neyse sadede gelelim,geçende dergiyi okurken meşhur mankenlerimizden birinin ,küçük röportajı esnasında sarfettiği bir cümle dikkatimi çekti.Ucuz kaçış noktam zara.
Yani indirim zamanı neredeyse indirim yapmayıp ,indirim diye bize yutturan zara.
Geçtiğimiz yıl ,yeni doğum yapmışım -işte 3-4 ay olmuş-orada bir kaban beğendim ama fiyatı acayipp bir rakam.Yok dedim benim bunu almam lazım.Ama fiyatı da acayip bir fiyat,en iyisi indirimi beklemek dedim ve herkeslere haber saldım.İndirim zamanı beni haberdar edin diye.
Neyse beklenen gün geldi.Ertesi gün indirim başlıyormuş.Hemen akşamdan annemi ayarladım ,sabah erkenden gelecek ve ömere bakacak.Ben de kabanı almaya gidicem.Ama hava da felaket , kar yağıyor.
Sabah canım annem beni kırmadı karda kışta bize geldi.Bende ömerin sağılmış sütünü bıraktım ve koşa koşa zaraya gittim.İçeri girdim,kabanı elime aldım ki ne göreyim kaban sadece %10 indirime girmiş.
Bu benim harcadığım yol masrafına bile değmez.Şimdi sabahın köründe evden çıktığımamı yanayım,annemi bize çağırdığımamı,yoksa 1,5-2 ay bu kabanı beklediğimemi bilemedim.
Neyse kabanı aldım ,ama anladım ki zarada indirim mindirim yok.Önce indirim yazıp 3-5 kuruş indiriyor,artık fazla rağbet görmeyen şeyler kalıncada gerçekten indirim yapıyor.

Bu kaban yüzünden başıma gelenler de bu kadarla kalmadı.Çok sevgili kocişim,ona yeni aldığımız eskitme tarzındaki kabanını, kayınvalidemin bu çok kirli bunu bir yıkasanıza beyanatları üzerine makinaya atmış-ben o esnada evde yoktum-,bakmış makina boş gibi duruyor ve benim büyük sıkıntılarla aldığım kapının arkasında asılı zara kabanımıda atmış.
Sonuç 40 derece de eskitme yeşil bir kabanla yıkanan ,gri kabanım olmuş alacalı bir kaban.
Benim tabii bunu görünce yaşadıklarımı tahmin edebilirsiniz.
Önce -eşimin yenisini alırız demesine rağmen-kontrolsüz şekilde dökülen gözyaşlarım,peşinden eşime bir ömür boyu çamaşır makinasında çamaşır yıkamayı yasaklamam.Ve gergin bir kaç gün.
Sonradan kaybedecek birşeyim yok diye , kabanı düşük programda tek başına yıkadım,allahtan tüm yeşili üstünden attı ve normale döndü.
Anladım ki alınacak satılacak her şey bittikten sonra zara indirim yapıyor.
Nerden nerelere geldim :)
Not:Eşim tüm yasaklarıma rağmen hala çamaşır makinasını kullanır :)

24 Ekim 2008

Ne demeli bilmiyorum :(

Bloglara giriş türkiyeden yasaklandı.Ben de bloğuma ktunnel diye bir proram aracılığıyla girebildim.Bu tür bir zihniyeti anlamak mümkün değil :(
Umarım en kısa zamanda hatalarını anlarlar.Bizde bloglarımızda yazılarımızı rahat rahat yazarız.
...........
Görüyorum ki blogculukta dur durak yok :)Herkes bir şekilde giriyor bloğuna.
Ylnız benim bir problemim var tunnel programında fotoğraf yükleyemedim ,biri bunu nasıl yapacağımı söylerse çok makbule geçecek :)

Ödül dağıtıyoruz:)

Öncelikle tüm arkadaşlarıma iyi dilekleri için çok teşekkürler.
Ömer iyi -ama zargana balığı kıvamında,çok zayıfladı-,ve nihayet içinde ateş düşürücülerin olmadığı normal hayatına döndü.
İştahımız,keyfimiz,her tıkırtıya atılan göbeklerimiz de geri döndü.Aft hala var ama sanırım ,aft ilaçlarının etkisiyle fazla acı hisettmiyor,tabi burnumuzda hala sümüklü ama olcak o kadar :)
Siyap,ilkay,muko ve betül beni bu ödüle layık görmüşler.Bu beni şımartan ödülü ,

Meripoint-İlkay
Kremalim-Ayşe Şule
Maya bebek-Tuğba
Elif ve nazdan-Elif
Minik kelebek pelin-Ebru
Pamuk şekerim-Siyap
Sihirli mutfağım-Betül
Erdemin günlüğü -Naile
Yaşama sebeplerim-Muko
Tonguç büyürken-Ayça
Keozone-Ekim
Arda akalın-Burcu
galiba bu liste uzayıp gidecek :)
Ben bu ödülü listemde bulunan ,yazılarını okudukça kıyısından köşesinden yaşamlarına ortak olduğum , kendi yaşadıklarımı keyifle paylaştığım,her yorumla daha da pekişen bir arkadaşlığı paylaştığım ,tüm dostlarıma gönderiyorum.Hepinizi çokkkk seviyorum .

20 Ekim 2008

Zor zamanlar :(

Hem de çok zor zamanlar :(
Bugün bir türlü kontrol altına alamadığımız ateşi yüzünden ömeri doktoruna götürdük.Cuma günü de götürmüştük , gitmesi kolay olur diye yakında bir özel hastaneye götürmüştük ama yalnış yapmışız.
Şimdi düşününce bu kadar herşey üstüste gelmez canım diyorum ama, geliyor işte :(
.............
Cuma günü ömeri huysuzluk ,hafif ateş ,burun akıntısı ,hafif öksürük ve ağzında hafif bir kan sızısı ile bize çok yakın diye özel bir hastaneye götürdük.
Orada ki çocuk doktoru ömeri muayene etti.3 tane dişi çıkıyor ,basit bir enfeksiyon var birkaç gün sıkıntı çekersiniz sonra düzelir dedi.Ateş için ibufen ve paranox fitil verdi.Ağzındaki hafif kan sızısını sorunca da bir şey ısımıştır diş eti kanamıştır dedi.
Bizde aman ne güzel antibiyotiksiz bu işi halledicez demekki dedik ,evimize geldik.O geceyi sorunsuz geçirdik.Cumartesi ömerin öksürüğü ,burun akıntısı ,ağlaması ,sızlanması artmaya başladı.Cumartesi akşam üstü ateşi yükseldi ama öyle 38 lik diş ateşi değildi.Oğlum ateş alev yanıyordu,ibufen verdik,biraz düşer gibi oldu.3 saat sonra tekrar yükseldi.Bu sefer fitil attık.Oğluşum gece yarısı uyuyakaldı.Tabii annemle ben ayaktayız,bir ara ikimizde bir şekilde uykusuzluğa yenilmişiz ki ömerin inlemesiyle hemen ayağa kalktık.Oğlum öyle böyle değil ateş alev yanıyor,ateşi 40 dayanmış .Hemen soyduk duşa soktuk,ibufen verdik -ama beni kesmedi ,korkudan -bir de fitil verdim.Tam 1 saat sonra inlemeyi bırakıp ,kafasını yasladığı göğsümden kaldırabildi ,bize hafifçe gülümsedi.
Annemlede konuşuyoruz,ömer böyle düzelecek mi,düzelene kadar çok sıkıntı çekecek yavrum diye..
Pazar günü sürekli ibufen,calpol,paranoxla vererek ateşini düşürdük.
Ama gidişat iyi değildi.Ömerin burun akıntısı saydamdan sarıya döndü,öksürüğü arttı,salyaları da neredeyse saat başı üstünü değiştirmemize neden olacak kadar çok aktı.
Gece daha beter bir kabustu.Babam ,annem ,ben hep beraber nöbet tuttuk.-eşim yetiştirmeye çalıştığı kartlarla işyerinde :(-
Yine ateş,ılık duş ,şuruplar vs.vs
Pazartesi, yani bugün bu böyle olmayacak dedik .Ömeri kendi doktorumuza götürdük.
Ve sonuç ömer,

orta kulak enfeksiyonu+çıkarmaya çalıştığı 3 diş+diş eti iltihabı(kanama bundanmış)+ve 3 farklı boyuttaki aftla(ben sadece dilinin ucundaki küçük olanı pazar günü ağlarken görmüştüm) felaket durumdaymış :(

Hepsinin ayrı ayrı ızdırabını yaşıyormuş oğlum.Bu kadar hastalık üstüste gelirmiş:(
Yavrumun çektiği acıyı anlayamamışız:(
3 gündür sadece anne sütü ,su ve bazen yoğurt çorbası ile beslenen oğlum,iyice süzüldü.Ağzındaki aftlardan hiç bir şey yiyemiyor.
Tabii bu kadar rahatsızlığa boy boy ilaçlar alarak döndük evimize.İğneler ,aft ilacı,spreyi,jeli,vitamin ilacı,tabii ibufen ve fitile devam.
İlaç kullanmayı çok zaruri olmadıkça reddeden ben ,şimdi mecbur hepsini vericem ömere ,ama nasıl işte nokta biraz karanlık.
3 gündür ateş düşürücü şurupları bile nasıl verdiğimizi bir allah bilir birde annemle ben .
........
Yaşadıklarının hepsi ayrı sıkıntı biliyorum ama ,sürekli aft sıkıntısı çeken biri olarak-ki genetik yatkınlığımız var-biliyorum ki şu anda en çok aft zorluyor oğlumu :(
.........
Doktorumuza da bugün özellikle sordum ,bu aft vitaminsizlikten mi çıkıyor (eksik mi yediriyorum oğlumu diye,illa kendimi suçlayacağım ).
O da enfeksiyon sebebiyle vücut direncinin düştüğünü ve bu nedenle çıktığını söyledi.B vitaminin iyi geldiği bilindiğinden bir vitamin ilacı verdi.
.........
Kendi kendime soruyorum ,ya diş eti iltihabı.
Geçen hafta kısa bir süre bu problemi çekmiştim .Ömer de emerken genelde elini ağzıma sokar ,dişlerimle oynar.Acaba bu esnada virüsü eline mi bulaştırdım,bilmiyorum:(
.......
Bu kadar sıkıntı çeken miniğimle 3 gündür anne ve yavru kangurular gibiyiz.Sürekli kucağımda hiç kimsede huzur bulamıyor.
Ve yüzüme bakıp bakıp arada usulca öpüyor beni.Şu günlerdeki tek keyfim bu küçük ama çok büyük öpücükler.....

18 Ekim 2008

Dayeeee

Ömer her gün kelime haznesine yenilerini ekliyor:)
En yenilerimiz dayeee-dayı,
Aye-ayı,
opan-osman,
abi-abi,
lena-aleyna
Bunlar şu anda aklıma gelenler ...

Ve ömer anlamsız kelimelerle -belkide anlamlı ama biz henüz çıkardığı kelimeleri anlayamıyor olabiliriz-birşeyleri kırınca yada farklı bir durum olduğunda kendince olanları bize anlatıp duruyor,bizde cevap veriyoruz.
Öylemi ömer,sonra ne oldu?Ömer de daha da coşarak anlatmaya devam ediyor.-anlattığı şeyide parmakla göstermeyi ihmal etmiyor-Daneme hebele kebe,deme yene :)
Benim küçük adamım bayağı erken konuşacak gibi görünüyor-en azından erkeklere göre-.
İlk cümlemiz "dayee ditti."
......
Dün burun akıntısıyla başlayan öksürük , hapşımayla ve ateşle seyreden küçük dayımızın bulaştırdığı viral enfeksiyon nedeniyle ,ömeri doktora götürdük ve aynı anda 3 diş çıkardığını da öğrendik-salya sümük yani her yer -.Dünden beri küçük kuzum kucağımda oturuyor sadece ,başıda göğsümde.
Küçüğüm hem diş hem de enfeksiyon nedeniyle bitkin durumda.
Tabii bugün bir haftadır gitmeyi istediğimiz oyun grubuna katılamıyoruz:( İnşallah haftaya...
.....
14 ayımızı bitirip 15 ayımıza hastalıkla girdik.Kalabalık ortamda çocuk büyütmenin avantajları yanında dezavantajlarıda var.Evde biri hasta olunca ,ilk bulaştırdığı çocuklar oluyor.Bizde bunun dezavantajlarını ne yazıkki sık sık yaşıyoruz:(

16 Ekim 2008

Ba-baaaaaaa.........

Eşim şu son zamanlarda çok çalıştığı için ,ömerle beraber ara ara annemlerde kalıyoruz.Haliyle ömerin bazen iki gün babasını göremediği oluyor-tabii ben de göremiyorum:(-
Ömerin bu özlemini babasını gördüğü zaman su yüzüne çıkıyor.Babası önden ömer arkadan evin içinde gezip duruyorlar.Eşim yemek yerken bile kucağından kalkmıyor,eşimde tabii bu kadar sevilmenin tadını çıkarıyor.
Geçende yine bu iki günlük bir aradan sonra babamız bizi almaya geldi.Eve bir şeyler almak için markete girdik.Ömer tabii babasının kucağında :)Bir ara ömeri alışveriş arabasına koymamız gerekti.Ömer,hemen şikayet ederek "ba-ba",dedi.Eşim de efendim oğlum ,ömerin hoşuna gitmiş olmalı ki bir daha" baba "dedi,eşimde "efendim oğlum",ömer yine ve tekrar tekrar 15 -20 kez baba daha dedi.Her seferinde de eşim bıkmadan "efendim oğlum" dedi.
Ama sabrın da sonu var tabii.Ömer baba demesine rağmen eşim bir kaç kez cevap vermedi.
Ömer beyde dururlar mı tabii :) ,avazı çıktığı kadar ,tüm tansaşda sesi yankılacak kadar ba-baaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa-yani baba hemen bana cevap ver yada beni kucağına al bak çok sinirleniyorum ona göre-şeklinde bağırınca ,civardaki herkes bize bir bakış attı ve tabi eşim ısrarlara dayanamayarak ömeri aldı.Ama bir 20 -30 kez daha "efendim oğlum" demeye devam etti.
Market boyunca güldüm, ben bu iki adamı da çok seviyorum .

13 Ekim 2008

Taşıyıcı anne sendromu :p

Oğluşum uykusunda konuşuyor ,aynı annesi gibi :)
Az evvel öğleden sonra uykusunda yine yaptı.Uykusunda dedo-dedesini böyle çağırıyor-dedi.Ben tabii hemen uyandı diye odaya gittim ki,oğluş sadece yatakta dönmüş mışıl mışıl uyuyor.
Ömer ilk doğduğunda kendimi taşıyıcı anne gibi hisetmiştim.Ömer eşimin klonu gibiydi..
Doğumdan sonra annemlere geldiğimizde ,eşimin ilk cümlesi

memişler =1-köksallar =0

oldu.(Eşimin soyadı memiş,benimki köksal. )
Önce algılayamadım,tabii lohusalık durumundan:)Annemlerde açıkladılar hemen esin bize hiç benzmiyor ömer, tamamen baba tarafına benziyor.
Ama öyle böyle değil tam 6 ay çok sevgili eşim her önüne gelene bunu söyledi.

memişler =1, köksallar=0

Tabii ben de ya üzülerek yada sinirlenerek-ama öyle böyle değil çok üzüldüm- ama hiç müdahale etmeden dinledim.Aslında neye sinirlenip ,üzülüyorsam o da ayrı mevzuu tabii.Sanırım insan evladının kendine az olsa benzemesini istiyor :)
Neyse takdiri ilahi ,ömer bir süre sonra değişti.Şimdiki ifadesini aldı.Tam bir karışım oldu.
Ve yine takdiri ilahi eşim bu mevzuuyu unutturmak için elinden geleni yaptığı halde ,kalabalık bir aile toplantısında amcalarımdan biri -bana göre büyülü -şu cümleyi söyledi.
Ne oldu yener ,durum değişmiş ;

köksallar =1 memişler=1.

Ardından da herkeste kocaman bir gülümseme.
Ben tabii mest :)

11 Ekim 2008

Bizde

Ömer ve tuna :)Ömerle tunanın arasında 10 gün var. Bu sefer oyun grubu bizdeydi :)
Ancak ebrunun kongresi nedeniyle ebru ve pelin ,efenin hastalığı nedeniyle aslı ve efe gelemediler.
Bugünkü oyun grubumuz küçük bir oyun grubuydu anlayacağınız ama inşallah önümüzdeki hafta hepberaber olucaz :)
Menümüzde bebekler için biber dolması-ömer bayılır-vardı.Bizim içinde dolmadan hariç bol bol börek vardı tabii :)

Ömerle tuna sürekli bir etkileşim içindeydi ,ama arada oyuncakları paylaşmadıkları da oldu :)Bizde armağanla gün boyunca hem çocukları kontrol hem de muhabbet halindeydik.Ama ömeri gözden kaçırmaya gelmiyor.
Bir an ömeri gözden kaçırmışım ,ömer salondaki masanın etrafından dolaşarak önüne sandalye koymama rağmen ömerden kurtaramadığım vitrinimizin önüne gelmiş.Ve taakk bir yumrukla camı aşağı indirmiş.Nasıl oldu ,nasıl vitrin camını indirdi ömer diye sormayın bilmiyorum sanırım cam gevşemiş zaman içinde ve biz farketmemişiz.
Çok şükür ki ömerin sadece elinde küçük bir çizik var.Verilmiş sadakamız varmış.
Vitrinin önünde sandalyenin olması sebebiyle cam ömerin bulunduğu tarafa değilde diğer tarafa düşmüş.Ömerin bulunduğu yerde tek cam yoktu .Diğer taraf ise olduğu gibi cam.
Herşey hep denir ya bir anda oldu.Ben sadece camın sesini duydum.
Hemen ömeri aldım bir şeyi olmadığını görünce çok rahatladım.Önce ellerine yüzüne ve tüm vücüduna baktım,bir şey yok .
Armağanla birlikte çocukları alıp hemen oturma odasına geçtik, çocukları orada oynattık.Ömer kısa sürede normal moduna geçti.Birlikte olmasa da farklı yerlerde oyuncaklarla oynadılar.
Bu büyük ama küçük bir sıyrıkla atlattığımız kaza hariç güzel bir gündü.
Armağanla tunayı yolcu ettikten sonra,kayınvalidemler geldi.Ömer şimdi mutlu mesut onlarla oynuyor :)Bende salondaki camları temizlemenin rahatlığıyla buradayım.
Hepimizin çocukları Allah'a emanet.

8 Ekim 2008

Tek başımıza su içiyorus,

Ömer artık kendi suyunu kendi içiyor.İlk tek başına su içmek istediğinde başaramaz üstüne döker diye izin vermedim ama sonradan bu zamanlarda kişiliğin temellerinin atılldığını düşündüm ve çalışmalara başladık.
Önce bir bardağı yarısına kadar dolu bir şekilde verdim-tabii plastik bardağı-hepsini bir kere de içmeye çalışınca üstüne başına döktü:)
İkimizde acemiyiz işte ama en çok ben :)
İkinci seferde bir kere de içebileceği kadar yani bir yudum su koydum,bu sefer sonuç son derece başarılıydı.Her yudumdan sonra bardağı bana uzatıp biraz daha aldı.Şu anda kendi suyunu yudum yudum da olsa kendi içiyor :)

Burada küçük beyimiz babasına güreşmek için hamle yapıyor,babamızın da gözü maçta :)

7 Ekim 2008

Çakkıdı,çakkıdı...

Kime çekti bilmiyorum ama ömer her yerde dans ediyor ,ama öyle böyle değil heryerde ...
Arabada giderken babası radyoyu açtığında araba koltuğunda,alışveriş merkezinde gezerken bebek arabasında,evde ,yolda yürürken,hatta emerken kucağımda.
Hem de her türlü müzikte reklam cıngıllarında ,türk sanat müziği parçalarında,pop,caz her müzikte :)
Bazen ellerini kıvırarak,bazen clubber tarzında yada çömelip doğrularak ,sallanarak hatta oturduğu yerde poposunu oynatarak.
Kapı gıcırtısına bile oynuyor derler ya ,sanırım uzunnnn yıllar önce ömer düşünülerek söylenmiş bu söz :))))
....................
Artık mutfak eşyalarının yanında oyuncaklarımızla da oynuyoruz ama arada.Tüm oyuncak sepetini boşalttırıp-tabiki bana-hepsini keşfedilmemiş yeni bir hazine gibi tek tek inceliyor bazen 15 dakka bazen daha da uzun süre-ve ben bundan çok mutluyum,mesela şimdide inceleme durumunda ben de rahat rahat yazıyorum:)-,oyuncağın her ayrıntısına bakıyor.
..............
Ve ne yazıkki yemek seçiyoruz,fazla çiğneme gerektirecek yemeklerden çok çiğnemesi kolay olan yemekleri tercih ediyoruz.Çorba ve muhallebi gibi.
...................
Artık tüm organlarımızı öğrendik hepsini büyük bir ustalıkla ve değişik oyunlarla gösteriyoruz.Kulaklar,dişler,eller,saçlar,burun,gözler, hatta karnımız ve bacaklarımızı da :)
..............
Şu aralar en meşhur oyuncağımızda toyiki de kıyametler kopartarak bize aldırdığı pembe bebek arabası .Bazen kendi oturuyor-ve ömeri taşıyor öyle sağlam bir oyuncak bebek arabası yani-bazen evdeki çeşit çeşit oyuncağı içine koyup gezdiriyor,ama gün içinde mutlaka oynuyoruz.
.............
Geçen sabah ömerin eline verdim bebek bezini
"hadi ömer bunu babana götür,altını değiştirsin "dedim
Ömer aldı bezi direkt iki oda ötedeki odaya babasının yanına,tabii elinde bez.Babamız hemen büyük bir mutlulukla yanıma geldi,ben de çok mutluyum tabii ki ,oğluşum emirleri anlıyor ve uyguluyor :)

Aslında bu yazdıklarımı ömer 14 aylıkken yazmak istiyordum ama 1 hafta daha dayanamadım :)
Neyse o zaman yenilerini yazarım :)

Not:Ömercim yarın öbür gün büyüdüğünde belki bu dans hakkında yazdıklarım yada barbie bebek arabası mevzuu hoşuna gitmeyebilir-olur ya baban gibi ağır takılırsın :)-ama napim canımcım ortada böle bir gerçek var :)


4 Ekim 2008

Dans ,Grayder ve Balık

Çok sevgili araştırmacı kişiliğimiz ömerçip,bu görüntüleri çektiğim günün ertesi, balığı yapışık olduğu panodan koparttı...

29 Eylül 2008

İİ bayramlar...

Şeker tadında,ailelerinizle birlikte,keyif ve eğlence dolu bir bayram dileklerimizle .......

27 Eylül 2008

Hayeeey


Genelde hayır kelimesini çok kullanmayı seven bir anne olmadım.Hayır demek yerine hayır dememi gerektirecek tüm alet ,edavatları ortadan kaldırdım ve ortamı mümkün olduğunca ömer için güvenli hale getirdim.
Ama her şey için bu pek mümkün olmadı ,bazı durumlarda ister istemez hayır dedim.
Bulaşık makinasının kapağına oturduğunda ,
tuvalette kulozete elini soktuğunda ,
tvnin ekranına vurduğında,yada kabloları kolye yaptığın- hayır -dedim.
Eee tabi bu zamanlar kayıt ve taklit zamanları,ama bu kadar erken beklemiyordum.
Bugün sabah ömeri çağırdım.
"Gel oğlum bir öpim seni"
Ömer beyimizden el cevap -hayeeeeey

26 Eylül 2008

Ömerin yeni oyun grubu :)

Ömeri tutan dayımız ve gördüğünüz yakışılıklar ve güzeller dayımızın oyun grubu:)

25 Eylül 2008

Yoğunluk :( , ömer :)

Zor geçen şu birkaç günden sonra,nihayet bilgisayar başındayım :)
Neden zor derseniz okulda programım çok yoğun-yani berbat- tüm derslerimi üç güne yığmışlar ve neredeyse günde 10-12 saat okuldayım.Bir de buna sürekli kendini ispat etmeye çalışan ergenlere ,anlaşılması güç-herkes için değil tabii :)- matematik anlatılması olunca ,olay daha da zorlaşıyor.Tüm gün süren nöbetten hiç bahsetmiyorum .
Eve genelde ben değilde benden kalan parçalarım gidiyor....
Ömer tabii bütün gün beni göremediği için eve gider gitmez boynuma atlıyor.Tüm gün huysuz olan yavrumun- annem huysuzluğundan biraz şikayetçi -beni görünce ağzı kulaklarına varıyor.
Akşam boyunca ne ile oynarsa oynasın yanıma getiriyor yanımda oynuyor,oda değiştirsem bile elindeki oyuncak yada elinde be varsa onunla peşimden geliyor :)
Bazen beni yere oturtup,bacaklarımın arasına oturuyor ve ayaklarımı bir şekilde kapatıp ,kendine güven çemberi oluşturuyor :)

Dün akşam yemekte birbirimizi çok özlediğimiz için ömeri mama sandalyesine oturtmadım ,kucağıma aldım .Hem onu yedirdim hem de kendim yedim .Yemek esnasında bir kaç kez -hala inanamıyorum-çenemden beni öptü :).
Hem de ben bir şey söylemeden tamamen kendi isteğiyle :)
Annelik hakikaten tadına doyulmaz bir şey :)

Bu resim ömer henüz birkaç günlükken ,ne kadar çirkin bakarmısınız :)

17 Eylül 2008

KÜÇÜK PRENS olduk :)

Oğluşum doğduğunda kıpkırmızı ,saçsız ve koca gözlü -hala öle :)- bir oğlandı.Büyüdükçe kilo aldıkça bembeyaz ,pamuk gibi tombul bir oğluş oldu.Ben de oğluşumu, pamuk gibi oluşundan dolayı pamuk prensim diye sevdim . Bloğuna da o ismi verdim :)

Tabii o günler geride kaldı oğluşum büyüdü,tombulluğu ,bebekliği kalmadı .Artık koca bir adam oldu ,haliyle de pamuk prens kelimesi oğluşumda -daha doğrusu bloğunda -pek bir sırıtır oldu .Ben de tam bu yüzden pamuk prens olan blog adımızı artık küçük prens olarak- ki ben bayılırım küçük prens romanına -değiştirme kararı aldım:)

Yeni blog adımıs hayırlı uğurlu olsun :)

16 Eylül 2008

Miniğim hasta :(

Ömerim pazar gününden beri hasta,pazar gecesi hafif bir burun tıkanıklığı vardı.Sabah ömeri bırakıp işe giderken hafif ateşlenmişti.Ben işteyken annem aradı,ömerin ateşinin yükseldiğini söyledi. Herşey inanılmaz hızla gelişti ...
ibufen verdik ,soyduk ,ılık suyla yıkadık ,ateşi düşüyor ama akabinde yükseliyordu.Sürekli devam eden burun akıntısı ,hapşuruk ,nefes alırken inleme ,halsizlik ve keyifsizlikde eklenince akşam üstü acile gittik.
Kuzum orta kulak iltihabı ve faranjit olmuş :(
Doktora ,5 gün önce aşı ve kontroldeydik ,hiçbirşeyinin olmadığını söyledim ,o da küçük çocuklarda bu tür hastalıkların çok hızlı gelişebiliceğini söyledi .
Ve doktor bir sürü antibiyotik ,şurup verdi.Hastaneden eve döndüğümüzde hala ateşi vardı.Bütün gecemiz de havale korkusuyla kabus gibi geçti,calpole rağmen kuzumun ateşi sürekli indi çıktı .Eşimde, ben de bütün gece başında bekledik :(
Anne sütü ve ilaçlarla şimdi daha ii,yavaş yavaş araştırmacı kişiliğine geri dönüyor :)

Tabii ömerin birazcık toparlanmasıyla annemlerde yeniden yüzler gülmeye başladı :).
Şu anda da dedesiyle beraber de de de de çığlıklarıyla kahkahalarla oyun oynuyor keyifle.....

12 Eylül 2008

Ömer-ce


Bakın annem söleyince böle çirkin oluyorum ,ışlak mendillerede bayılırım :)
....................
dödüm-dövdüm ,genelde karıncaları parmakları ile ezerken söylüyor.
kepte-köfte.Kepteye bayılır.
attim-attım
aldim-aldım
anneee-anne,
babba-baba,
memme-malumunuz,genelde işten geldiğimde beni görünce ilk söylediği şey memmeeeeeeee...
mamma-yemek ,mama
annanne-annane,
dede-gelip geçen tüm yaşlılar :)
dedo-dedesine böyle sesleniyor :)
dödüldü-döküldü,önce döker sonrada dödüldü
del-gel
hauuu-köpek
düttü-düştü
allaallaallaalla....- Allah , ezan okununca söylüyor .
....Eğer elinden vermediği halde bir şey alırsanız , yüksek sesle size garip kelimelerle bağırır :)

Ömer kola

Ömeri 1 yaşında doktoruna götürdüğümüz de genel kontrolleri yapılırken aşırı derecede kansız olduğu ortaya çıktı.Bu vesileyle yaklaşık 10. ayından beri iştahsız olan :( neredeyse sadece anne sütü ile beslenen ömerin iştahsızlğının sebebini bulmuş olduk.
Doktorumuz 3 ay kullanmamız için bize demir şurubu verdi ve demir yapan yiyeceklere ağırlık vermemizi tembihledi.

Bizde zaten sık sık verdiğimiz etin yanında ,ciğer ,siyah üzümüde-zaten tam mevsimi - arttırdık .
Ama ne yapsak pekmez-pekmezimiz de erzincandan geldi,ev yapımı güneşte pişmiş ,çok sağlıklı-yediremiyoruz.
Akşam yemeklerinde her zaman-ne yazıkki bayıla bayıla- kola içeriz -.Ömer de sürekli ister ,ayran falan da kabul etmez .
İlla siyah içecek,bir de eliyle gel gel yapar,ağzıylada ıh ıh-onu istiyorum yani-...
Dedik ki ömere özel bir kola yapalım .Koyduk bir bardağa pekmez ,üstüne de su ,işte oldu pekmez kola yani ömer kola :)
Şimdi ömer her akşam biz kola içtikçe bayıla bayıla bir bardak pekmez suyu içiyor,böylece her gün yeterli miktarda bu süper besini tüketmiş oluyor.Pekmez sevmeyen çocuklara bu formül şiddetle tavsiye edilir .
Yalnız ömer farklı bardak bile kabul etmiyor -uyanık oğlum :)-,aynı tip bardağa yapıyoruz ,ömer kolayı :)
Dün ki 13 ay kontrolünde kanımız ii çıktı ve iştahımızda düzeldi ama şuruba 2 ay daha devam....

8 Eylül 2008

2. adresimiz


Pazar günü sınav görevim vardı.120 ve 80 dakikalık uzun ama karlı sınav gözetmenliğimden sonra ,çıkışta eşim ve ömer beni almaya geldiler .Sonra hep beraber -yani çekirdek aile olarak - fenerbahçe parkına gittik.
Artık 2. adresimiz parklar oldu ,herşeyde olduğu gibi artık pazar günü gezmelerimizide ömere göre düzenliyoruz gerçi eşimde ben de bu durumdan pek şikayetçi değiliz.Hem temiz hava alıyoruz ,hem de oğluşum çok mutlu oluyor .
Ama ne yazıkki gidişimizde, dönüşümüzde felaketti.
Ömer araba koltuğundan çıkmak için kıyamet kopardı.Normalde hiç sorunsuz araba koltuğuna oturan oğlum,bu sefer huy değiştirmişti.
Allahtan giderken yol kısaydı ,eline bir büskivi verdik parka gidene kadar onu kemirdi ama dönüş yolunda susturmak mümkün olmadı .


Parkta bol bol yürüdü,yorulunca çömeldi yada yere oturdu,salıncaklara ,kaydırağa bindi.Kısacası bir parkta yapılabilicek her şeyi yaptı :))
...her çocuk gibi ömerde salıncağa bayılıyor ...Şans bu ya parkta üniversiteden iki arkadaşımızlada karşılaştık,onlarda bizim gibi üniversiteden sonra evlenmişler.Ama onlar biraz hızlı çıkmış iki tane çocukları vardı :)Ayaküstü onlarla da sohbet ettik,birbirimizin adreslerini aldık ve zorlu bir yolculuk sonrası evimize döndük....

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...