31 Ekim 2009

Mimli kadın :)


Güldem beni mimlemiş ,fazla vakit kaybetmeden görevimi yerine getireyim ki ,huyumdur kaldı mı kalır :)

1) Bloğuna neden bu ismi verdin?

Aslında bu bloğu ilk a.tığımda adı PAMUK PRENS idi.Nedeni ise 17 ağustosta kucağıma konan pamuk gibi bir oğlandı.
Ama zaman ilerledikçe baktım oğluş büyüyor ,pamuk prens fazla bebeksi kaldı,benim pamuk prensim oldu küçük prens :)

2)Bloğu yazarken attığım star tiribim ,

Sadece sessizlik ,valla başka bir şey istemiyorum.
"Gel anne oyun oynayalım " yada "bıyaksana anne " sesi olmadan özgürce klavyeye dokunmak ve istediğimi paylaşmak :)

3)En son satın aldığın garip şey,

Bana bir beden küçük bir pantolon.Garip bir durum gibi gelmese de aslında garip ,çünkü o bedene inmem imkansız :)Ama garipliği erken farkedip iade ettim :)

4)Şeker gibi olduğun anlar,

Deniz kenarında kumsalda güneşlenirken yada tatile giderken :) diğer zamanlarda şeker gibi olmuyorum pek :)

5)Arkadaşım sormayın dediğiniz şey ,

Pek böyle bir cümlem olmaz.Zaten beni o derece bunaltan olmadı hiç.

6)Aynaya bakınca gördüğün,

Esin :)

7)Kendini okutan blog ,

Doğal olduğu gibi ,reyting gütmeyen :)

8)Bu blog sahibesini nerde görürsün ,

Okulunda,alışverişte,her zaman alacak bir şey bulduğu ikea da , birde oğluşunun dilinden düşürmediği kagfugda -carrefuar- :)

Mimledim mimledim ben de Sihirli mutfaktan betül ,yeni bir rüya,zeynebinberili ,nilsulu hayatı mimledim.....

12 Ekim 2009

öMeR


Börek üstü ağzı bulamaç halinde , yemyeşil çayırlarda ,arkada anne fonunda,çirkin ama komik ,karışık saçlı ,johny traşlı şeker mi şeker bir ömer yiğit....

6 Ekim 2009

Esin anne!!!


Çanakkalede bir yerlerdeyiz,koca kişisi ile yol konusunda konuşuyoruz.Sitem halindeyim...Arkadan duruma küçük bir yorum geldi.

Ömer...Esini de ara sıra dinle baba.
Ben...!!!!!
Ben....İbrahim ömer ne dedi?
İbo....Esinide ara sıra dinle baba ,dedi :)
Ömer....Evet

Oğluşum benim askerlik arkadaşımda :)
Ama arada bana "esin anne " diyen bir çocuk için normal tabii:)

Çanakkale gezimiz


Aslında çok başkaydı planlarımız,hazır dört günlük bir tatilimiz-tatilim pazartesi okulda boş günüm salı yani bugünde istanbulun kurtuluşu tatil,hafta sonuyla ettimi 4 uzun gün- varken bir antalya yapalım dedik.Ama babamın pazartesi anjiyo randevusu yüzünden vazgeçtik.Babam anjiyo olurken-daha öncede olmuştu,oldukça yorucu bir tetkik- antalyalarda denize girmek istemedim,istemedik.
Ama tatile niyetlenmişiz ya,biraz hayal kırıkılığı oldu ama yapacak birşey yok ,bizde dedik sadece hafta sonu birşeyler yapalım.Ve çanakkaleye gitmeye karar verdik.Zaten eşim ne zamandır gitmek istiyordu ,ben daha önceden gittiğimden sırf sevgili için ,gönlü olsun ,oğluşunda milli bilincinin şimdiden tohumları atılsın diye gittik.
Akşamdan hazırladığım aparatifler ve böreklerle yolculuğa başladık .
Daha yolculuğa başlarken köprünün üstünde ömer,sabah kahvaltısında yediklerinin tümünü çıkarınca ,dedik galiba zor bir yolculuk olacak.Ama çok şükür ki öyle olmadı :)
Çocuğun eline resim yapsın diye defter verilir ve çocuk bu şekilde 15 dakika başı önünde araba koltuğunda ,araba yoldayken resim yaparsa başka bir sonuç olmazdı tabiiki :)

Eşimin yol bilgisayarına kısa yol yazmasından dolayı istanbuldan çanakkaleye neredeyse otoban hariç hep köy yolllarından gittik.
Elimizde nerede olduğumuzu kestirmeye çalıştığımız harita,fonda 100 metre sonra ilk sola dönün talimatlarıyla, evreşeden bile geçtik :)Hatta yaklaşık 45 dakika yolculuk yaptığımız çakıltaşlı bir yolda ,sadece traktör,keçi ve göz alabildiğince hasat yapılmış tarla gördüğümüzü bizden başka araba olmadığını söylersem hiç abartı olmaz.Ama hepimiz pek bir eğlendik.



EŞim arada çakıltaşları arabanın içine yaptı desede,ömer bol bol hastası olduğu traktör görmekten,bizde hayatımızda gördüğümüz en güzel serinliğin altında piknik yapmaktan son derece keyifliydik.
Gps cihazının hakkını hiçbir zaman yiyemem,noktasına kadar bizi gitmek istediğimiz yere götürdüğü gibi böyle güzel şeylerde bize katıyor:)
Cumartesi öğlen gibi 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra geliboluya vardık.İlk gün kara savaşlarının yapıldığı yerleri ve o civardaki şehitlikleri gezdik.

Ben 4 yıl evvel gittiğim çanakkale ile şimdi çanakkale çok farklıydı.
Şehitliklere ve abidenin yakınına anıtlar yapılmış.Mevcut tabyalar 85 yıl sonrada olsa da yeni yeni ortaya çıkarılıyordu ,uzun zamandır açık olanlar da tadilata girmişti.
4 yıl evvel anıt halinde olmayan şehitlikler anıt haline getirilmişti.
Rehberin anlattığına göre şehitlerimizin de sadece yüzde 5 inin mezarını yapılabilmiş Ve çoğu isimsiz.
Çanakkale harbiden geriye kalan sadece salim mutlu müzesinde olanlar ve tanıtım müzesindekiler :( Nedeni ise gayet basit.
Rehberin söylediğine göre 50-60 lı yıllarda yöre halkı,buldukları demir içeren herşeyi -tüm savaş kalıntılarını -hurdacılara satmışlar:(
Cahillik ve o dönemde yönetimde olanların olaya müdahale etmeyişi ,bu sonucu hazırlamış.Hatta rehber birçok daha eskice olan anıt yada şehitliğimizin,yabancılar burada kendi askerlerine anıt yapınca ,yapıldığını söyledi .Duyunca insanın yüzünde acı bir gülümseme oluyor.
Bizim tarih bilincimiz çok geç oluşmuş,ama bu arada da geriye sadece bir avuç birşey kalmış.Acı bir gerçek...


Pazar günü deniz savaşlarının olduğu yerleri gezdik.Abideye giderken muhteşem bir kumsala rastladık,heme açtık çıkınımızı ve deniz manzaralı sandal üstü pikniğimizi yaptık.
Ömer denize girelim diye çok ısrar etti.Aslında hazırlığımızda tamamdı ama ömer hala gribin etkisini üstünden atamamışken ,bir de rüzgarlı bir hava olunca denize girmedik.Ama giren çoktu,onuda belirteyim.



Truva atı ,çanakkale merkez ,şehitlikler,abide,müzeler,alçıtepe daha bir sürü yer gezdik.Otele sadece uyumak için gece 12 gittik.Kahvaltının akabinde hemen çıktık.Ve ancak gezmeyi yetiştirebildik:)Dönüş yolunda tekirdağ köftemizi yiyip,akşam çayımızı mimarsinanda oturan halamızda içtikten sonra gece bir vakit evimize vardik :))

Not:Babamı merak edenler için anjiyo sonucu ii,ameliyatlık bir durum yok.Çok şükür...

Vee fotoların altında eylül gözüküyor,tarih takvimi 1 ay geriden gidiyormuş :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...