Paris'e giderseniz ve ülkeniz de standart bir kiloya sahipseniz, bilin ki siz bu güzel şehirde bir obezsiniz :)
Paris' yaptığımız kısa ziyaretimiz de gözümüze ilk çarpan şey sürekli koşan insanlar, trafiksiz yollar, bisiklet ve motorsiklet park alanları, bisiklet yolları ve zayıf ama gerçekten çok zayıf insanlar oldu.
Bir yerde okumuştum fransızların akşam yemeğini, sadece haşlanmış sebze ve bitki çayları ile geçiştirdiğini ... Ve kesinlikle öğün aralarında bir şey yemediklerini. Görünce anladım ki yazı doğruymuş. Fransa'da kilolu bir insan görürseniz bilin ki turisttir :)
Ulaşım metro ile sağlanıyor. Metro ağı inanılmaz, otobüs neredeyse hiç kullanılmıyor, şehir bomboş görünse de aslında şehir yerin altında akıyor metrolarda... Oranın yerlileri ile konuştuğumuzda bir çok şeye çok şaşırdık.
Otopark çok pahalı olduğundan kimse araba kullanmıyormuş, bu arada arabaların çok ucuz olduğunu da belirtmem lazım. Biz de ki rakamların üçte birine, aynı arabayı almak mümkün.
Okul servisi diye bir şey yok, herkes evinin yakındaki kreş yada okullara çocuklarını yürüyerek bırakıyor ve alıyor. Sonra hızlıca metro ile işine gidiyor.
Okul servisi yok, herkes toplu taşımayı kullanıyor, bu sebeple ki trafikte yok.
Biz birinci bölgede ki bir apartman dairesinde kaldık, her yer çok yakın olduğundan genelde yürümek suretiyle her yere ulaştık, arada seyrek de olsa metroyu kullandık. Zaten her yer görsel bir şölen olduğundan yürümek istedik ve hiç bir şeyi kaçırmamak...
işte Fransa'da ki geçici evimiz
Fransız kadınların şıklığı ise gerçekten göz kamaştırıcı. Herkesin boynunda filmlerde gördüğümüz gibi şallar, soğukta bile topuklu ayakkabılar, ince, kalın renk renk çoraplar ve kısa, sevimli etekler.
Sokaklar moda fuarı gibi :)
Her köşe başında ki pastane de, türkiye de en elit mekanlarda bile seyrek rastlayacağınız lezzette pastalar var, pastacılık bu ülkede bir sanat ve biz çok gerideyiz.
Ve fiyatlar da şaşırtıcı şekilde uygun, çok güzel bir tek kişilik pasta için 2,5 euro yeterli , bizim paramızla bu 3.3 katı yani 8 lira demek. Ama onların parasına göre sadece 2.5 euro.
Sabah, öğlen, akşam pasta yedim, kalori falan boşverdim bu lezzetleri ülkemizde yakalamak oldukça güç çünkü.
Marketleri de çok uygun ve inanılmaz çeşitli. Orada da en uygun market Dia :)
Ev fiyatları ise Paris'te ütopik. Google dan aratın ve görün, biz rakamlara inanamadık :)
Ekmekleri de şanına layık, lezzetli ve çeşit çeşit.
Sabah çok erken kalkıp ekmek almak bahanesiyle , eşimle beraber sokakları çok turladık.
Geceleri de evde oturmak yerine, değişik bir cafe bulmak için turladık. Km lerce yol yürüdük. Bu gezinin , hazır çocuklarda yokken dolu dolu geçmesini istedik. Kardeşim de bizimleydi ama sabah ve gece gezilerimize o katılmayıp dinlenmeyi tercih etti. Biz karı -koca uçakta dönerken dinleniriz dedik :)
Cafeler her yerde. Her köşe başında, her sokak arasında. İrili ufaklı, hep dolu. Minik masalarda dip dibe oturan , sessizce konuşan, bir şeyler içen insanlar.
Eller de hep çiçekler, güller. Bir buket gül, 3 euro olunca sevgiliye çiçek almak ne kolay diye düşündüm :) Düşünsenize gül buketi ve çikolata aynı para :)
Genelde çok kibar ve sevimliler. Daha yolun başındayken bile yol veren arabalar, kibarca rica eden insanlar ve sürekli selamlaşma. Hava da uçuşan bonsuvar, bonjurlar.
Metrolarda yaşlılara yer vermek Paris de de standart bir şey.
Metro ve rer ağı için ayrı bir post yazsam yeridir, o kadar çok ağ birbirine bağlı ki ilk önce adapte olmakta zorlanıyorsun ama metro haritasını okumayı öğrenince neden insanlar hep metroyu tercih ediyor anlıyorsun. Her yere ulaşmak çok kolay ve bizim ki gibi yerin bilmem kaç m altına inmiyorsun. Şehirin hemen altında.
Tabi müzeler, onu ayrı bir postta yazıcam.
Bir çok müze ve yeri gezdik, Louvre müzesi, eyfel kulesi, D'orsay müzesi, Askeri müze, notre dame , sacre coeur bazalikası, rodin müzesi kısmen, zafer takı, sen nehri, aşıklar köprüsü vs