Aslında çok başkaydı planlarımız,hazır dört günlük bir tatilimiz-tatilim pazartesi okulda boş günüm salı yani bugünde istanbulun kurtuluşu tatil,hafta sonuyla ettimi 4 uzun gün- varken bir antalya yapalım dedik.Ama babamın pazartesi anjiyo randevusu yüzünden vazgeçtik.Babam anjiyo olurken-daha öncede olmuştu,oldukça yorucu bir tetkik- antalyalarda denize girmek istemedim,istemedik.
EŞim arada çakıltaşları arabanın içine yaptı desede,ömer bol bol hastası olduğu traktör görmekten,bizde hayatımızda gördüğümüz en güzel serinliğin altında piknik yapmaktan son derece keyifliydik.
Gps cihazının hakkını hiçbir zaman yiyemem,noktasına kadar bizi gitmek istediğimiz yere götürdüğü gibi böyle güzel şeylerde bize katıyor:)
Ama tatile niyetlenmişiz ya,biraz hayal kırıkılığı oldu ama yapacak birşey yok ,bizde dedik sadece hafta sonu birşeyler yapalım.Ve çanakkaleye gitmeye karar verdik.Zaten eşim ne zamandır gitmek istiyordu ,ben daha önceden gittiğimden sırf sevgili için ,gönlü olsun ,oğluşunda milli bilincinin şimdiden tohumları atılsın diye gittik.
Akşamdan hazırladığım aparatifler ve böreklerle yolculuğa başladık .Daha yolculuğa başlarken köprünün üstünde ömer,sabah kahvaltısında yediklerinin tümünü çıkarınca ,dedik galiba zor bir yolculuk olacak.Ama çok şükür ki öyle olmadı :)
Çocuğun eline resim yapsın diye defter verilir ve çocuk bu şekilde 15 dakika başı önünde araba koltuğunda ,araba yoldayken resim yaparsa başka bir sonuç olmazdı tabiiki :)
Eşimin yol bilgisayarına kısa yol yazmasından dolayı istanbuldan çanakkaleye neredeyse otoban hariç hep köy yolllarından gittik.
Elimizde nerede olduğumuzu kestirmeye çalıştığımız harita,fonda 100 metre sonra ilk sola dönün talimatlarıyla, evreşeden bile geçtik :)Hatta yaklaşık 45 dakika yolculuk yaptığımız çakıltaşlı bir yolda ,sadece traktör,keçi ve göz alabildiğince hasat yapılmış tarla gördüğümüzü bizden başka araba olmadığını söylersem hiç abartı olmaz.Ama hepimiz pek bir eğlendik.
Elimizde nerede olduğumuzu kestirmeye çalıştığımız harita,fonda 100 metre sonra ilk sola dönün talimatlarıyla, evreşeden bile geçtik :)Hatta yaklaşık 45 dakika yolculuk yaptığımız çakıltaşlı bir yolda ,sadece traktör,keçi ve göz alabildiğince hasat yapılmış tarla gördüğümüzü bizden başka araba olmadığını söylersem hiç abartı olmaz.Ama hepimiz pek bir eğlendik.
EŞim arada çakıltaşları arabanın içine yaptı desede,ömer bol bol hastası olduğu traktör görmekten,bizde hayatımızda gördüğümüz en güzel serinliğin altında piknik yapmaktan son derece keyifliydik.
Gps cihazının hakkını hiçbir zaman yiyemem,noktasına kadar bizi gitmek istediğimiz yere götürdüğü gibi böyle güzel şeylerde bize katıyor:)
Cumartesi öğlen gibi 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra geliboluya vardık.İlk gün kara savaşlarının yapıldığı yerleri ve o civardaki şehitlikleri gezdik.
Ben 4 yıl evvel gittiğim çanakkale ile şimdi çanakkale çok farklıydı.
Şehitliklere ve abidenin yakınına anıtlar yapılmış.Mevcut tabyalar 85 yıl sonrada olsa da yeni yeni ortaya çıkarılıyordu ,uzun zamandır açık olanlar da tadilata girmişti.
4 yıl evvel anıt halinde olmayan şehitlikler anıt haline getirilmişti.
Rehberin anlattığına göre şehitlerimizin de sadece yüzde 5 inin mezarını yapılabilmiş Ve çoğu isimsiz.
Çanakkale harbiden geriye kalan sadece salim mutlu müzesinde olanlar ve tanıtım müzesindekiler :( Nedeni ise gayet basit.
Rehberin söylediğine göre 50-60 lı yıllarda yöre halkı,buldukları demir içeren herşeyi -tüm savaş kalıntılarını -hurdacılara satmışlar:(
Cahillik ve o dönemde yönetimde olanların olaya müdahale etmeyişi ,bu sonucu hazırlamış.Hatta rehber birçok daha eskice olan anıt yada şehitliğimizin,yabancılar burada kendi askerlerine anıt yapınca ,yapıldığını söyledi .Duyunca insanın yüzünde acı bir gülümseme oluyor.
Bizim tarih bilincimiz çok geç oluşmuş,ama bu arada da geriye sadece bir avuç birşey kalmış.Acı bir gerçek...
Pazar günü deniz savaşlarının olduğu yerleri gezdik.Abideye giderken muhteşem bir kumsala rastladık,heme açtık çıkınımızı ve deniz manzaralı sandal üstü pikniğimizi yaptık.
Ömer denize girelim diye çok ısrar etti.Aslında hazırlığımızda tamamdı ama ömer hala gribin etkisini üstünden atamamışken ,bir de rüzgarlı bir hava olunca denize girmedik.Ama giren çoktu,onuda belirteyim.
Truva atı ,çanakkale merkez ,şehitlikler,abide,müzeler,alçıtepe daha bir sürü yer gezdik.Otele sadece uyumak için gece 12 gittik.Kahvaltının akabinde hemen çıktık.Ve ancak gezmeyi yetiştirebildik:)Dönüş yolunda tekirdağ köftemizi yiyip,akşam çayımızı mimarsinanda oturan halamızda içtikten sonra gece bir vakit evimize vardik :))
Not:Babamı merak edenler için anjiyo sonucu ii,ameliyatlık bir durum yok.Çok şükür...
Vee fotoların altında eylül gözüküyor,tarih takvimi 1 ay geriden gidiyormuş :)
11 yorum:
ohh sefanız olsunn :)
Ne güzel gezmişsiniz.. Ben de öyle istiyorum ki önce Antepi, sonra Çanakkaleyi sonra da Mardini görmeyi.. İnşallah bir gün...
öncelikle geçmiş olsun esinciğim. Bir de birşey dikkatimi çekti gerçi böyle gezgin anne blogları var ama sormadan edemiyorum. Sabah çıkıp gece 12 ye kadar ömeri dışarda nasıl durdurabildiniz? Öğle uykusu, akşam uykusu gelince naptınız? Biz Erdemle 3-4 saat dışarda geçirsek anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getiriyor da :)
NAile önceden herşeyi ömerin uykusuna göre programlıyor yada gitmiyorduk.Hatta ömer uyuyor diye yarı yoldan döndüğümüz de oluyordu.
Baktık olmuyor kafamıza göre takılıyoruz artık.
Ama ömerin artık tek uykusu var öğlen 1-2 gibi.
Ama dışardaysak ve uyumuyorsa uyumaya zorlamıyoruz ,bazen-ama çok seyrek oluyor bu- gündüz hiç uyumuyor ama akşam saat 7 gibi uyuyakalıyor.
Yabancıların neredeyse hiç öğlen uykusuna yatırmadığını ,çocuklarının akşam 7 sabah 7 uyuduğunu duymuştum.Yani arada böyle olmasında bence sakıncası yok.
Ama genelde araba koltuğunda uyuyakalıyor.
Eğer uyuya kalırsa bebek arabası ve küçük bir örtü hep yanımızda oluyor.Bebek arabasında uykusuna devam ediyor.Bizde gezmeye :)
Ve böyle ömer de daha mutlu.
Enenrjisini de böyle atması kolay.
Sorun olmuyor da değil tabii,bazen ufak tefek oluyor ,ama her gülün dikeni var:)
Yasemin,sağol canım:)
Burcu ,bizimde bu sene antp maraş düşüncemiz vardı.Ama bacım nişanı atınca planlar suya düştü.Çünkü iskenderundaki düğünün akabinde yapıcaktık doğu turunu :)))
Resimler çok güzel, çok severim çanakkaleyi öncelerde daha çok giderdim, kızımlada gitmek isterim.
BEnde çok sevdim bu sefer,aslında yazları deniz tatili içinde ii bir seçenek...
Esin ben de Ç. kaledeyim şu anda ama ben malesef gezmek için gelmedim.Tanışmış olsaydık biraraya gelir görüşürdük ne güzel...
Ne iyi yapmışsınız,öncelikle babacığına geçmiş olsun... bizde gökçeada dan dönerken uğramıştık.. flickr'a yükledim ama bloğa eklemedim henüz.. ama sizin ilk fotoğraftaki yerlere gitmedik biz.. öyle yer vardı ki gezilecek iki üç gün sırf çanakkaleye ayırmak lazım... sayende görmüş oldum oralarıda..
değişiklik her zaman iyi geliyor insana.. fotoğraflar çok güzel,anne oğul çok tatlısınız...
sevgiler..
Sinem keşke ,kısmet belki yakında bir zaman :)
Pelin,evet çanakkale bir günde gezilemeyecek kadar tarih dolu bir şehir,hatta biz 2 gün oradaydık buna rağmen tam gezemediğimizi düşünüorum :)
bende çanakkalenin truva kısmını gezdim. şehitliği inşallah birgün gezicem. çok iyi yapmışsınız tatili böle değerlendirmekle canım.
babanın ameliyat olmayacak olmasına çok sevindim canım. geçmiş olsun.
sevgiler öpüyorum
Yorum Gönder