13 Ekim 2015

Uşak, pamukkale yol üstü keyiflerimiz

Aslında iki çocukla yapılacak bir tatil değil bizimkisi. Çılgın cesaretiyle yaptık bu işi galiba.
Bu sefer daha önceki tatillerimize göre daha uzun süre kalmaya ve tatili planlamadan yola çıkmaya karar verdik. 
Sadece bookingden dalyan da üç günlük bir otel rezarvasyonu ve uşakta kaplıcalara girmek için bir günlük otel rezarvasyonu yaptık ve düştük yollara.
Önce kütahyadan geçeceğimiz için, orada küçük bir mola verip evimize ve sevdiklerimize güzel çini tabaklar aldık. Şehir merkezine girmeden porselen ve çini satılan bir bedesten var fiyatlar da inanılmaz uygun. Hatta iki sene evvel yine gittiğimizde o kadar çok şey almıştım ki bu sene sadece bir iki parça ile yetindim :)

Sonra yeniden düştük yollara, istikamet eşimin kaplıca sevdası yüzünden uşak ...
Gitmeden açıkçası, tatil programına katmakla acaba doğru mu yaptık dediğim uşak ili, gezince iyi ki geldik dediğimiz bir il oldu. 
Navigasyon aletini şehre girmeden uşak arkeoloji müzesine ayarladık ve ilk istikametimiz Karun'un Hazineleri oldu. Müze kartınız varsa ücretsiz giriş yapabildiğiniz bir müze burası. (Müze kart gerçekten bu tatilimizde elimiz ayağımız gibiydi.)
Arabada yolculuk yaparken gezmeden bir bilgi sahibi olalım diye ayrıntılı bir tarihini okumuştum. Bu arada ilginç bir hikayeye de rastladım. İnsanoğlu çok ilginç bir tür ...

 Müze sonrasında karnımız acıkınca, ulu foursquare sorduk buranın en güzel mekanı neresi diye, o da bize Şişko çöp şiş restaurant dedi. Biz de sözünü dinledik ve mekana gittik. Şansımıza restaurantın tam yanına asfalt döküldüğünden uzun bir yolu yürümek zorunda kaldık. Değdi mi derseniz eh işte derim. Evet temiz bir mekan ama uşağın en iyi mekanı olacak bir lezzet göremedim açıkçası. İstanbul da sokakta gördüğünüz herhangi bir çöp şiş mekanı gibi hepsi bu.


Müze, üstüne yemek derken üstümüze bir ağırlık çökünce hemen rezervasyon yaptırdığımız, Kayağıl termal tesisleri spa merkezi ne geçtik ve 1+1 şeklindeki apartımıza geçtik.Geniş ve ferah bir aparttı bu , özellikle her odanın kendine özel devasa balkonu bizi bizden aldı. Fiyatı da son derece uygun. Biraz dinlenip tv seyrettikten sonra yine odamızda oturamadık ve uşak şehir merkezine tekrar indik. Uzun zamandır görmediğim arkadaşım Ebru ile buluştuk, hem de kendi açtığı şık cafesi Vanilla patisserie de. Arkadaşım ebru il dostluğumuz Ömer ile Pelin'in oyun grubu yıllarına dayanıyor. 7-8 yıl öncesi yani. Uzun zamandır görüşmemiş olmamızında verdiği bir özlemle, çok güzel dizayn ettiği mekan da uzun uzun sohbet ettik. Keyifli bir sohbetin ardından geçici evimize döndük.


Gezip tozmaktan ancak ertesi sabah kaplıca keyfini sürebildik. Her odaya özel büyük küvetleri ile termal tesis de toplu havuzlara girmeden keyif yapmak mümkün. Çocukları kaplıca suyuna sokmak istemedim çünkü sıcak kaplıca suyuna, bence sağlıklı çocukların girmesine gerek yok. Alacakları bir fayda yok bence hatta olumsuz da olabiliceğine dair bir kaç yazı okumuştum. Ama biz erişkinlerin ufak tefek rahatsızlıkları için olabilir, tabi keyfinden bahsetmiyorum bile. Çok çok güzeldi :))

Odamızda kaplıca keyfinden sonra karnımız acıkınca , hemen toparlandık ve yine foursquare ye sorduk, o da bize Tarhana baba yı önerince istikametimiz belli oldu.
Bu bizim çocuklar için bir ilk oldu onu da belirtmeliyim, kahvaltı da tarhana çorbası hem de acı :)) Gerçekten Tarhana babanın çorbaları söylenildiği kadar var. Çok yoğun ve farklı bir lezzeti var. Çok beğenince tüm ailemize hediye olarak aldık.
Karnımız doyunca Uşak'la vedalaşıp düştük yolllara.
Bu sefer yolumuz hep gitmek istediğim bir yer olan Pamukkale'ye doğru.
Pamukkale gerçek söylenildiği kadar güzel ve kalabalık bir yer.Her milletten, dünyanın her yerinden insan var ama en çok çekik gözlüler :)
Pamukkale de konaklamadık, çünkü o gün giriş yapmamız gereken dalyan da bir rezervasyonumuz vardı.



Yine gelmek ama bu sefer uzun uzun kalmak fikri ile pamukkaleden ayrıldık...
Bir kaç saatlik bir yolculuktan sonra Dalyan'a vardık. Navigasyon ile otelimizi bulduk ama bir hüsran oldu biz de çünkü oteli pek beğenmedik.
Eşyalarımızı otele koyup Dalyan merkezi keşfe çıktık... Dalyan'ı bir sonra ki yazımızda anlatayım...


7 Ağustos 2015

Oyuncak kavgasını nasıl çözümledik

İkinci çocuğum olacağı fikrine alıştıktan sonra, ilk düşündüğüm şey kardeş kıskançlığı ile nasıl başa çıkacağım oldu. Malum aralarında sadece üç yaş olacaktı ki bu ikiz gibi büyümeleri için geç, Ömer'in kardeşine abilik yapması içinse çok erkendi.
Herkes 'Aralarının üç yaş olması ne güzel ,beraber büyür giderler' desede tecrübe ettim ki bu iş hiç de öyle olmuyor.
Kıskançlık ciddi bir sıkıntı.
Hamile iken bu konuda o kadar çok insanla konuştum ki tatmin edici bir cevap bulamadım, sarıldım kitaplara orada da anahtar babında bir şey yoktu. Bir sürü güzel mantıklı cümle vardı ama hiç biri benim bu kıskançlık sorunu ile nasıl başa çıkabilceğimle ilgili net bir cevap vermiyordu. Hatta pedagoğa bile gittim.

Bir gün aslında hep bildiğim ama birinden duymam gereken şeyi ilkay söyledi bana...
' Ömeri bol bol öp esin, bu yeterli 'dedi  ilkay...

İlkay diyorum ama siz aslında onu kurabiyegiller diye blogundan, bugünse instagramda daydreamsbymeri ismiyle tanıyorsunuzdur zaten... Tanımıyorsanız hemen tanıyın, çünkü tanıdığım en şahsına münhasır insandır kendisi :)

Neyse mevzuya döneyim, muratın ilk doğduğu günler, canım annemin de desteğiyle yani Murat'a bakması ve ömerle başbaşa anne-oğul vakitleri geçirmemiz için zaman tanımasıyla , ilk ayları atlattık. Tabii atlattık dediğime bakmayın sürüyle şey oldu ama hepsini sevgi, öpücükle hallettik. 

Ama Murat, Ömer'in oyuncaklarıyla oynamaya başlamasıyla evde ki iki erkek çocuk sendromumuz tavan yaptı. Nesense, çocuklardan biri bir oyuncak aldığında en kıymetli o olur ve de diğeri o oyuncak için ağlar.
Bu konuda ne yapacağıma dair hiç bir fikrim yoktu, küçüğün ilgisi değiştirme vs gibi bin türlü oyunlar yaptık ama uzun vadede bu çözüm olmuyordu. Bir kural bulmak bu durumu o kural çerçevesinde çözmek gerekiyordu. 
Bir gün yine böyle bir kriz anında dedim ki oyuncağa ilk kim dokunursa o oynayacak, diğeri ilk dokunan gönlü ile bırakana kadar bunu kabul etmek durumunda...
Amerikayı yeniden keşfetmedim elbet ama böyle bir öneri okumamıştım, belki siz okumuşsunuzdur . Kısa sürede kural evde kabul edildi ve yıllardır işliyor :)))

Çocuklar kuralları seviyor, hatta olur da sen bir şekilde kuralı esnetirsen sana bir şişşşşşt kural ne oldu diyebiliyor...

Bir de su içme ile ilgili bir kuralımız var ki bunu zaten biliyorsunuzdur :)
 Biz de genelde şöyle bir kural vardır , Su küçüğün diye... Önceleri bunu uyguladık ama baktım ki bu kural pek işlemiyor bazen küçüğü yada büyüğü sırf diğeri su istedi diye o da içmek istiyor ve aslında susadığı falan yok. Bu durumdan tabii büyüğü hep muzdarip oluyor, çok susasa da su hep küçüğün.

Bir gün nette gezerken baktım ki, su islama göre ilk isteyene veriliyor. Olay küçük ya da büyük olayı değil.
O günden beri suyu ilk kim istedi ise ona veriyorum, böylece su sorununu da çözmüş olduk.
Yine çok takdir göre basit kuralımız bu :)))







21 Mart 2015

Tatlı bir sömestir kaçamağı, Maritim Pine Beach'te ...



 Babamız bir iş için Antalya'ya gidince, biz de hazır sömestir tatilindeyken babamıza katılmaya karar verdik. Murat'ın orta kulak iltihabı olması bile bizi engellemedi hatta...

Çok keyifli bir tatil geçirdik, şansımıza kışın en soğuk günleri olmasına rağmen yumuşak ve ılık bir antalya karşıladı bizi.
Deniz ve açık havuz keyfi hariç bir tatilde yapılabilecek herşeyi yaptık. Gittiğimiz otel Maritim Pine Beach gerçekten ününe layık bir oteldi. Hem personeli ,hem hizmeti, hem de açık büfe lezzetleri gerçekten çok güzeldi. Ama en çok çocuk dostu bir otel olması hoşumuza gitti.



Kuzularım otelde Pino Kids Club'ta çok eğlendiler.
Öğretmenleri ve yapılan etkinlikleri çok sevdiler, neredeyse tüm tatili çocuk club da geçirdiler. Biz de eşimle işinden kalan vakitlerde beraber takıldık. Biraz sudan çıkmış balık gibi olduk gerçi her türlü aktiviteyi çocukla yapınca , çocuksuz biraz bocaladık :)
Kış olduğu için normal de çok büyük olan çocuk alanları kapalıydı, yazın otelde çok çok daha güzel bir tatil olacağına eminim...


Sadece çocuklara değil, gençlere yönelik de etkinlik alanları var otelde.
Orada hatta ben de ömerle beraber oynadım. Bir nevi survivor yaptık ömerle :)



Her güzel şeyin olduğu gibi bu tatilin bir sonu vardı elbet ve istemeye istemeye istanbula döndük... Ama ilk fırsatta Maritim Pine Beach e gidip , gerçekten layıkıyla tadını çıkarmak istiyorum otelin ve yazın ...


22 Şubat 2015

Akmerkez'de ücretsiz çocuk atölyeleri

İnstagram bilmeyen yoktur sanırım. Bu işlevsel sürekli güncelenen sosyal medyada gezinirken  Akmerkez de ücretsiz etkinlikler olduğunu gördük ve çok sevindik. Akmerkez'in nezih ortamında  yapılan çeşitli etkinlikler bize çok cazip geldi. 
Hemen hemen her cumartesi etkinlikleri yapmak için Akmerkez'e gidiyoruz. Ömer'de Murat'ta yeni etkinlikler için haftasonunu iple çekiyor. 


Çok çeşitli ve ilginç etkinlikler yaptık bugüne kadar , matruşka boyadık bir hafta sonu.
Boyalar ve kullanılan tüm malzemeler çocukların kullanabileceği sağlıklı ürünler... Keyifle boyadılar iki kuzumda...


Yine aynı gün elf yaptık.Sevimli elflerimiz şimdi odamızda rafımızı süslüyor.

Etkinlikler Akmerkez de 1-3 arası bir etkinlik, 3 -5 arası başka bir etkinlik şeklinde devam ediyor.



Bu da başka bir haftasonu yaptığımız mozaik cupcake, bundan da çok büyük keyif aldık. Odamızda camımıza yapıştırdık, her güneş vurduğunda şeffaf mozaik cupcake odamıza rengarenk ışık veriyor :)


Mutlu Ömer :)


Bu hafta sonu ise elfleri renklendirdik , ağaç ve ev boyadık. Yine dolu dolu geçirdiğimiz bir etkinlik günüydü.
Hafta sonu bu etkinlikleri tavsiye ediyoruz. Hem çocuklar eğleniyor, biz anne babalar da kahve yada  içerek onları uzaktan izleyerek dinlenebileceğimiz minik bir vakit aralığı bulmuş oluyoruz :)

29 Aralık 2014

Zaman hızlı ama en çok iki çocuklu bir anneyken,


Hatırlıyorum yedi yıl önceki günlerimi, vakit hiç geçmezdi.
Gezerdik şehir şehir, tatillere giderdik.
Kurslara giderdim, çeşit çeşit ...
Ahşap boyama, resim, takı tasarımı, ingilizce, kumaş boyama vs vs.
Yıllık üye olmuştum spor salonuna, düzenli spor vs .
Yok geçmezdi vakit.
Arkadaşlarla takılırdım, alışveriş.
Sakin kendi halinde günlerdi ama uzundu günler aylar ve yıllar...




Sonra çocuk sahibi olduk, derken akabinde kendiliğinden bir kaçak yolcu daha katıldı aramıza...Bir baktım iki çocuk annesi olmuşum, ne çabuk :)
 Veee zaman su oldu aktı gitti.
Evet sayın seyirciler iki çocukla ne zamanı yetiştirebildim ne de işleri .
Günler günleri kovalıyor hala, haftanın bir başını biliyorum bir de sonunu. Sonra bir bakıyorum yaz bitmiş , hooop derken kış. Hani sonbahar demek bile, gümbürtüye gidiyor bu koşturmada.
Toplantılar, etkinlikler, doğum günleri, ödevler, hafta sonu gezmeleri, yeni ders programlarım , eşimin yoğun iş günleri, park, bahçe derken vakit su olmuş.
Geçende bir baktım aynaya , ilk kırışıklarımı gördüm yüzümde.
Olsun böyle de güzelim dedim kendi kendime.
Keramet evlattaymış. Balmış, börekmiş...
 Bakarken ne zaman anlaşılırmış, ne de gelip geçen günler.
Acısı, zehirmiş.
Mutluluğu cennetmiş.
Keyifmiş varlığı...
Şükür diyelim, hep şükredelim yüce Rabbime bu güzel varlıklar için, evlatlarımız için ...

26 Aralık 2014

Bingo ile parfümü giyin

Bingo İmza serisinin reklam  yüzü Eda Taşpınar'la tanışmaya ve ünlü fransız parfümör David Beilvert ile Parfüm Workshop'una çağrıldığımda bu kadar keyifli bir deneyim yaşayacağımı bilmiyordum.
Önce Bingo Soft'un yepyeni konsantre yumuşatıcısı 'İmza Serisi ' ile tanıştık. Ürün hakkında ayrıntılı bilgi aldık.


Hayat Kimya Ev Bakım Kategorisi Global Pazarlama Direktörü Gülhan Eğilmez, Konsantre Yumuşatıcı kategorisinde yine öyle bir ilki gerçekleştirelim ve yenilik yapalım istedik ki, altına tıpkı bu ürünlerdeki gibi imzamızı atalım. İsteğimiz, görüntüsüyle hipnotize eden, kokusuyla tılsım etkisi yaratan ve kullananların vazgeçemeyecekleri adeta tutkunu olacakları bir ürün olması idi.” 




David Beilvert, Bingo Soft İmza Serisi’ne dair şunları söyledi: “Bingo ile bu ilk çalışmamız değil, İmza Serisi ile Türkiye’de yine bir ilkin altına imzamızı atacağız. Bingo, herkesin izlediği yoldan farklı olarak sadece güzel kokan bir yumuşatıcı değil, özellikle kadınların algısında, vazgeçemediği ancak kullanmaya da kıyamadığı parfümü ile eş değer bir ürün tasarlamak istiyordu. İşte bu yüzden ben ve ekibim, Paris’te, Bingo ekibi ile gece gündüz çalıştık ve sadece kozmetik parfümlerde kullanılan özleri keşfettik. İmza Serisi’ndeki ürünler kalıcılığı, hipnotize eden kokusu ve gerçek parfüm etkisiyle büyüleyici oldu. Umarım, sizler de bizim gibi düşünür ve İmza Serisi’ni kullanırken adeta hipnotize olursunuz”




Kampanyanın reklam yüzü Eda Taşpınar ise, “Tenime parfüm sürmediğimi duyan Bingo ekibi, bu kampanyayla ilgili beni, dünyaca ünlü Fransız parfümörlerin imzasını taşıyan Tutku, Tılsım ve Hipnoz ile tanıştırdı. Tüm dünyada kadınların kullandığı trendsetter parfümlerden farksız kokan İmza Serisi ile birlikteliğim böyle oldu. Bu serinin parfüm özleri beni öylesine hipnotize etti ki, artık kıyafetlerime imzasını atan gerçek parfüm etkisi sayesinde parfümü giyebiliyorum. İçime sinen bu çok keyifli kampanya ve işbirliği için bingo ekibine teşekkürler ' 



Daha sonra bu keyifli etkinlik parfüm workshop u ile devam etti. Bize verdikleri üç ayrı koku ile David'in tasarladığı imza serisinin güzel yumuşatıcısı hipnoza, yakın bir koku elde etmemizi istediler. Hipnoza en yakın kokuyu bulmak için, bloggerlar -tabi ben de - çok ter döktük :) Tabi ki ben ilk üçe girdim ve bileğimin hakkıyla bir yıllık yumuşatıcı kazandım... Buyrunuz bu da delili :)



Bu keyifli etkinlik ve güzel kokulu, mis gibi yumuşatıcılar için Bingo ekibine sonsuz teşekkürler...



1 Kasım 2014

Şipşak Bursa

Aslında hiç Bursa'ya gidelim diye bir planımız yoktu, tamamen spontan gelişti her şey :)
Bir iş gezisi için babamız Bursa'ya gidince biz de müsait olunca, takılıverdik babamızın arkasına... Yani atladık biz de arabaya desek daha doğru...
Bir çok kez gittiğim ve çok sevdiğim Bursa'ya bu sefer en çok teleferiğe binmek için gittik aslında... Bir kaç kere binme teşebbüsümüz oldu ama  :) ya teleferik henüz kullanıma açılmamış tadilattaydı ya da başka bir takım sorunlar oldu...

Ama bu sefer başardık, binmeyi :)

Tüm gece teleferiğe binme hayaliyle tutuşan Murat pek bi korktu. Uludağ'a çıkarken de, inerken de elimizi tuttu. Sessiz ve korku dolu gözlerle etrafı izledi ...

İnince de ' Bir daha Bursa'ya gelmeyelim anne, burası çok sıkıcı. Ben hiç sevmedim burayı ' gibi bin türlü bahane uydurdu. Maksat bir daha teleferiğe binmeyi engellemek :)))


Ömerse giderken o kadar heyecanlı olmamasına rağmen, teleferikte çok heyecanlandı ve çok sevdi... Tabi bu biraz da yaşının verdiği bir olgunluk... Eşim ve ben de çok keyif aldık , her anı fotoğrafladık ve teleferik maceramızın tadını çıkardık.


Çıkışta tabi ki Bursa ritüellerimizin hepsini olmasa da bir çoğunu yerine getirdik :)
Kozahan'a gittik. Ulu camiyi gezdik. Köfteci yusufta köftemizi ve ekmek kadayıfımızı yedik.
Bursa sokaklarında gezdik. 


Kısa ama keyifli tatilimiz güzel bir arabalı vapur macerası ve kısa bir araba yolculuğu ile tamamladık... Hava da soğudu :( Bir müddet ara vericez bu şehir dışı kaçamaklarına... Ama belli mi olur, rüzgar sürükleyiverir belki yeni maceralara :)

30 Ekim 2014

Kışa merhaba partisinde güzel ve keyifli bir gün geçirdik


Geçtiğimiz hafta sonu Seyhan ve Füsun'un düzenlediği bloggerlarla kışa merhaba partisi için Happy nest teydik... Çocuklar  Happy nest in keyifli etkinlikleri ile dolu bir gün geçirdiler. Biz de bu arada rahatça çaylarımızı içip hem sohbet ettik, hem de çeşitli firmalardan gelen konu ile ilgili yetkilileri dinleyip , Happy nest in güzel açık büfesinden yeni lezzetler tattik...

Yeni dostlarla tanıştık, son derece keyifli bir gün oldu hepimiz için...



Seyhan ve Füsun son derece ince bir şekilde hazırlamışlardı her türlü ayrıntıyı... Bu güzel organizasyon için seyhan ve füsun'u tebrik ediyorum. Yeni ve güzel organizasyonlarının devamını diliyorum. Davet ettiğiniz için çok teşekkürler kızlar :)




Günün sonunda elimiz kolumuz hediye dolu olarak happy nest ten ayrıldık.

Konukseverliği , çocuklar için yaptıkları güzel etkinlikleri ve lezzetli mamaları için Happy nest'e ve 4Mtürkiye ye






Sepetinin içinden bir sürü mutluluk çıkan Hepsi Enteresan 'a






Pijamalarına bayılan ve üstünden çıkarmak istemeyen oğullarım için Zeyland 'a




Henüz piyasaya çıkmadan oynamaya başladığımız, bu keyifli dikkat geliştirme oyunu için Gün  yayıncılığa ,



Türkiye'nin ilk ve tek şeker asidi dengeleyici diş macunu (hem çocuk hem de yetişkinler bütün aile kullanabilir), birbirinden güzel kokulu duş jelleri, sıvı sabunu, mikro hassas diş macunu için Colgate ve Palmolive




Doğa dostu, kauçuk ağacından yapılan keyifli oyuncakları için Plan toys a



Oğlum toplantı bitine kadar elinde tuttu plan toys oyuncağını, öyle de kıymetli :)




Orjinal tasarımlı, keyifli defteri için Paper-us a




Zeytinyağlı kremi ve acıbadem yağı için bebak 'a



Kozmetik ve kremleri ile Farmasi 'ye




Çooook teşekkür ederiz :)

17 Eylül 2014

Ömer'in en mutlu hali, Dora tarafından yakalandığı halidir :)

 
Evet sayın seyirciler bir ilk aşk durumu ile karşı karşıyayız :)
Çalışkuşu ve bilimum diziler de birilerinin küçüklüğünü oynayan bu Dora kız oğlumun ilk gönül koyduğu prensestir...
Bana yarın, öbür gün kızacağı bilerek ve belki de özelini azıcık ifşa etme pahasına bunu da buraya koymak istedim ...
Malum ilk aşk bu, başka bir şeye benzemez...

16 Eylül 2014

Ve okullar başlar

 

Murat kreşe,
 Ömer ikinci sınıfa
  ve ben de yeni okuluma başladık...
Tüm eğitim camiasına hayırlı bir yıl olmasını diliyorum.

Hızlıca ve sağlıklı geçer bu yıl ve biz hemencecik tatile kavuşuruz umarım :)))

10 Eylül 2014

Cunda, Ayvalık ama en çok Cunda...


Aniden karar verdik, 1 saat içinde hazırlandık ve düştük yollara... İstikamet Cunda...



Nasıl nefis bir yer...Yollar, sokaklar, taş evler. Her şey çok güzel ve şahsına münhasır...



 Yapılabilecek belli başlı şeyleri, kaldığımız 4 gün gibi kısa bir süre de yapmaya çalıştık.

Taş kahve de damla sakızlı kahve içtik, çıplak ada kavununun içinde sakızlı dondurma yedik.

Tekne turuna katıldık ama tabi ayvalıktan kalkıyordu günlük turlar , oraya geçtik önce...

İmren pastanesinde  sakızlı dondurma eşliğinde lor tatlısı yedik.

Şeytan sofrasını gördük.


En güzel koylarından olduğu söylenilen, Badavut'un buz gibi suyunda denize girdik :)

Koç ailesinin yenileyip, koç müzesi haline getirdiği, Taksiyarhis kilisesini gezdik.

Sokak sokak Cundayı gezdik, Ayvalığın esnaf lokanlarından tattık.


En güzel kapıları fotoğrafladık. Yedik, içtik, gezdik, tozduk, güneşlendik, fotoğraf çektik, güldük, eğlendik...

Kısaca bayıldık biz Cunda'ya.


Daha önce iki kere daha gitmiştik, Ayvalığa aslında. Ama Cunda'yı gerçekten layıkıyla gezme fırsatımız olmamıştı.
Bu sefer de eksik kaldığımız göremediğimiz, ama görmeyi çok istediğimiz yerler oldu onlar da bir daha ki sefere ...


Tatil güzel şey ...

11 Ağustos 2014

Karadeniz kazan biz kepçe


Sümela
Yalıköy,
Trabzon,
Samsun,
Terme,
Çorum,
Hattuşaş,
Fatsa,
Görele,
Maçka,
Ordu,
Perşembe,
Bolaman,
Çal mağarası,
Yazılı kaya

Ve tabi KTÜ, sevdiceğimle yollarımızın kesiştiği okulumuzu gezdik,
velhasıl durmaksızın gezdik...Aslında planda Çorum yoktu ama bir baktık Çorum'dayız :) Orayı da severek gezdik...


 Çocuklar çok yürüdüler, çok gezdiler ve de çok yoruldular :) Bazen mızır mızır şikayet ettiler, bazense burada kalalım diye ısrar ettiler.
Fındık topladık, o yörenin en güzel lezzetlerini tattık, misafirlik yaptık, gönül aldık, tarihi, turistik ne varsa görmeye çalıştık, eski dostlara uğradık, denize girdik ama hiç dinlenmedik... :)



Su gibi geldi geçti 8-9 gün ve yine gittiğimiz keyifle evimize döndük ... Uzun tatilimizin sonunda anladık ki evimizi çoook özlemişiz... Şimdi evimizin keyfini sürüyoruz...


22 Temmuz 2014

ramazan rehaveti


 Ramazan başladı başlayalı tek yaptığım, iftar vermek ve iftar davetine katılmak :) Çocukların fotoğraflarını bile çekecek enerjim yok :)
Çok şükür güzel geçti ramazan hatta bitti gibi :)

Bu arada ömer ön iki dişini düşürdü birini doğal yolla, diğerini muratın kamyonunu ömerin çenesine vurması ile doğal olmayan yolla :)
Pek çirkin oldu benim yakışıklı kuzum dicem ama siz bana inanmayın yine de güzel benim kuzum :)

Ev de iki çocukla okul olmadığından cinnet durumunda olduğumumu söylememe gerek yok sanırım. Ama az kaldı şu bayramı da bir atlatalım sonra uzun uzun tatillere gidicez. Tabii çocuklarla ama hava değişikliği  bile o kadar önemli ki , en azından farklı ortamlar ve farklı insanlar bana iyi gelecek...

İşte böyle geçiyor bir ramazan ve yaz tatili ...Hepinizi öpüyorum :)

20 Haziran 2014

Koyverdim bu hareketlilik mevzusunu



İlk yıllarda kızdım, küstüm, açıkladım, sonuçları ile ilgili konuştum, tehlikeli dedim, yapma dedim, etme dedim, kardeşin sen ne yaparsan aynısını yapıyor dedim, düşeceksin oran buran kanayacak dedim, doktor dedim, iğne dedim ... Aklınıza ne gelirse dedim...

Cık ...

Yine yaptı yapacağını ...

Vazgeçtim.

Evet vazgeçtim, o vazgeçti mi yapmaktan ? Hayır ...

Söylemekle, söylememek arasında bir fark olmadığından söylememek daha cazip geldi bana...

Ama teşhisim şu ki erkek çocukların yapısı, fıtratı bu... Tabii istisnai durumlardan bahsetmiyorum.

Tüm erkek çocuk annelerine ve tabii iki tane birden yetiştirmeye çalışan bana Rabbim kolaylıklar versin... Ve Rabbim aklımıza gelecek gelmeyecek tüm tehlikelerden yavrularımızı korusun...

17 Haziran 2014

Salaş bir lokanta da hafta sonu mutluluğu...


Bir plaj düşünün ve salaş bir lokanta... Lokantanın içinde bir sürü balon ve sevimli bir sünnet düğünü.
Kendimden emin bir şekilde söyleyebilirim ki düşündüğünüzden daha güzeldi herşey :)

Bu hafta sonu arkadaşımızın oğlunun sünnet düğünündeydik.
Herşey son derece özenliydi.
Balonlar, müzik ,yemekler, deniz, kumsal, davetliler ve herşey...
Bir sünnet düğününün bu kadar güzel olabileceğini tahmin bile etmezdim.
Gece boyunca çocuklar kumsal da oynadılar, müzik ve eğlenmekten yorulanlar, kendilerini kumsala bıraktılar.
Havai fişek, palyaçolar, nefis ve lezzetli yemekler tabii en çok kuzularımın mutluluğu... Herşeyiyle çok güzeldi.


 Sanırıım bizim sünnet de kumsal kenarında salaş bir lokantada olacak :)))





LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...