24 Aralık 2015

b.ktan sebep :p


Büyüdü bunlar, artık rahatım demem için en büyük sebep gerçekleşti bugünlerde...
Murat'ın artık tuvalette bana ihtiyacı kalmadı :))
Yuppppiii...
En çok da avm lerde zorlanıyorduk ...
Buraya da not düşmüş olalım.
Yarın öbür gün murat bunu okuyunca , 'yok artık anne ' derse hiç şaşırmam :)))

Fotoğrafta pek güzeliz di mi :)

23 Aralık 2015

öyle bir olgunluk ki ,

Önce kesin
karar ver, sonra söz ver dedi Ömer bana bugün...
Bir kaldım önce, ne diyor diye düşündüm :)
Bana minik ders veriyor :)

Geçende ona söz vermiş ancak sonra, başka plan yapıp sözümü tutmamışım. Söz verdiysem kararımı değiştirmem doğru olmazmış. Bunu daha önce bir kere daha yapmışım. Bu davranışımı değiştimem gerekiyormuş...

Bazen Ömer kuzum bana ebeveynlik yapıyor :)))

19 Aralık 2015

Hezarfen Ahmet Çelebi'nin izinden ...


Nadirdir hafta sonumuz boş olsun :)
Boşsa da itina ile doldurulur :)
Geçtiğimiz hafta sonunda, bulduğumuz boşluğu en güzel şekilde değerlendirmek, hem fotoğraf çekip hem de galata kulesinin tarihini solumak ve bu arada hazarfen ahmet çelebi ile ilgili konuşmak için galata kulesine gittik. 
Arabamızı sahile bıraktıktan sonra ara yollardan galata kulesine yürüdük ki bu galata kulesini gezmek kadar keyif veren güzel bir deneyimdi. Eski şık evler, restore edilenler, edilmeyenler bir yanda sevimli butik kahveciler, minik dükkanlar ve yokuşun sonundan tüm ihtişamı ile çarpıcı Galata Kulesi ...




Uzun bir sıra bekledikten sonra , asansör ve akabinde iki kat merdiven çıkarak kulenin tepesine vardık ama kesinlikle beklemeye değiyor onu söylemeliyim...
İstanbul'un eşsiz manzarasında ilk uçan insan , Hezarfen Ahmet Çelebi hakkında konuştuk biraz... Kısa bilgi Burada ... Okumak istersiniz belki... Yok okumayacağım izleyeyim derseniz Burada



Manzaraya doyduktan ve bol bol fotoğraf çektikten sonra yine aynı güzel yollardan dönüşe geçtik... 
Tarih ve manzara dolu bir gün için kesinlikle Galata Kulesi ...


Sapanca Gölü, Kartepe ve bir tutam Maşukiye

Ne zamandır Maşukiye'ye gitmeyi istiyordum ancak araya başka tatiller girdi hep, bir türlü gitmek kısmet olmadı.
Ta ki kuzenlerim hadi Maşukiye'ye gidelim diyene kadar. Bir kaç hafta sana uydu bana uymadı, çocuk hasta, hava soğuk gezilir mi ki acabadan sonra nihayet büyük gün geldi ve şükür Maşukiye'ye gittik :)
Ancak benim için ve hatta hepimiz için bir hayal kırıklığı oldu Maşukiye. Biz orman içinden geçeceğimiz patikalar , yaprak toplama, derelerden hoplama ve doğa ile bütünleşeceğimiz bir yer beklerken, daha çok sabah serpme kahvaltı ve öğlen alabalık yenilen derenin uzunluğunca  bir restaurant dizisi bulduk Maşukiye de ...
Toplam 15 dakika sonra sıkıldık ve ne yapalım diye düşünürken kendimizi birden Kartepe yolunda bulduk. 10 km kadar yol aldık ve ilk karı gördüğümüz yerde durakladık. Tepeye ulaşmak için 7 km daha gitmemiz gerekiyordu ama amaç tepeye ulaşmaktan ziyade eğlenebileceğimiz bir yer bulmaktı ve gördüğümüz bu ilk yokuş bize çok cazip geldi. Hemen yokuşun kenarında on liraya kızak kiralanıyordu, oradan kiraladığımız kızaklarla kaydık. Yanımızda getirdiğimiz termoslardaki çayları içtik, sıcak çay ve kar çok keyifli geldi. Kalabalıkta her şey çok güzel oluyor tabii , bunu da eklemem lazım :)







Bir kaç düşme vakasından ve kara doyduktan sonra hadi dedik bu kadar kayak yeter ve sapanca gölüne inelim ve kısa bir yokuş inişinden sonra göle vardık.
 Daha önce defalarca gittiğim sapanca gölü yine çok güzeldi. Her mevsim güzel zaten... İstanbul'a bu kadar yakın bir güzellik mutlaka görülmeli özellikle sıcak havalarda tadına doyulmuyor. Kışınsa Kartepe'den daha soğuk bunu eklemem lazım :)






Göl kenarında biraz yürüyüş yaptıktan sonra çok acıktığımızı farkedip hemen orada ikamet eden bir arkadaşımdan aldığım tüyo ile belediyenin tam karşısındaki Eker Lokantasına gittik.
Çeşitlilik, servis hızı, dolu dolu tabağı ve lezzet olarak gerçekten ününü hakeden bir mekan. İkramları da bizi ayrıca mutlu etti bunu da eklemeliyim, tahinli kabak tatlısı efsane :)
Bu keyifli ama uygun fiyatlı yemeğimizden sonra trafiğe kalmamak için çok gecikmeden istanbula yola çıktık. Ve tabii trafiğe yakalandık :))
İstanbul'dan avmlerden sıkılanlar için, haftasonu  güzel bir seçenek Kartepe-Sapanca ikilisi , tavsiye edilir ...

3 Kasım 2015

Jurassic Land gezimiz



Jurassic land  milyonlarca yıl öncesine ait dinazor iskeletlerin ve yumurtaların örneklerinin sergilendiği bir müze. Dinazor çağının ayrıntılı hikayesi örneklerle anlatılıyor ve müzenin her köşesinde eğlence ve eğitim bir arada sunuluyor. Biz de dinazorlara çok meraklı olduğumuz için sık sık bu eğlenceli parka gidiyoruz.
Bu sefer hem gezmek, hem de bir blogger anne gözüyle görmek için oradaydık. Her zaman ki gibi çok keyifli ve eğlenceli vakit geçirdik. 




10000 metrekarelik dev bir alana kurulan ve 70 dinazorun bire bir hareketli maketlerinin yer aldığı jurassic land , ayrıca 4 boyutlu ve 6 efektli sinemasıyla son derece dolu dolu ve eğlenceli bir müze ...




 Ben  bir eğitimci olarak her zaman yaşayarak öğrenme kısmının, teorik öğrenmeden çok daha önemli olduğunu her zaman görmüşümdür. Jurssic land dinazorları bire bir görmek ve onları gerçekten tanımak adına çok güzel bir park.

jura copter de heyecanı tadıp, show garden da sevimli dinazorla dansedip, bilim merkezinde otçul ve etçil dinazorları yakından tanıyıp, dino lazer tag de dinazor yumurtalarını lazerle vurup, keyifli bir gün geçirmemek mümkün değil.


Keyifli ve eğlenceli bir dinazor gezisinden sonra, 245 metrekare alana kurulu özel tasarım mağaza içerisndeki 50 metre karelik özel kazı alanın da , rehber eşliğinde kazı yapma imkanı da bulunuyor. Kazı yapan çocuklar sonrasında 'kaşif paleontolog ' sertifikası almaya hak kazanıyorlar.




Los Angeles'daki orijinal "Jurassic Park"ın tasarımını da üstlenen Amerikalı NK&A şirketininde danışmanlığında kurulan Jurassic Land, dünyanın en büyük dinozor eğlence parklarından biri olma özelliğine sahip. Bir senaryo dahilinde gezilen Jurassic Land'ın hikayesi ise şöyle başlıyor; Forum İstanbul'un inşaatı sırasında bulunan dinozor kemikleri uzmanların dikkatini çeker, araştırmalar başlar. Ve böylece Marmara Denizi'nin derinliklerinde yepyeni bir dünya keşfedilir...
CNN International ve Four Seasons Magazine tarafından alanında Dünya'nın ilk on müzesi arasında gösterilen Jurassic Land ve dinozorlar bu gizemli dünyada ziyaretçilerini beklemektedir.


 Gezimiz esnasında jurassic land ın farklı bir yönünü de gördük, jurassic land ın çok güzel doğum günü yada özel günler de kullanılabilecek çok keyifli alanları da var. Özellikle jura teras kafesini çok beğendim. Giriş kısmında bulunan kafe, çok sevimli ve keyifli bir mekan. Bayrampaşa forum içerisinde en beğendiğim cafe orası oldu diyebilirim.


Ayrıca 1200 metrekarelik ve 14 metre tavanlı etkinlik alanı her çocuğu cezbedecek kadar güzel.



Jurassic land in çok güzel bir sürprizi var bu arada, 29 ekim - 30 kasım arası giriş ücreti sadece 25 tl.
Biz çok keyif aldık tavsiye ediyoruz. Siz de bu keyif ve eğlenceyi mutlaka yaşamalısınız...

13 Ekim 2015

Uşak, pamukkale yol üstü keyiflerimiz

Aslında iki çocukla yapılacak bir tatil değil bizimkisi. Çılgın cesaretiyle yaptık bu işi galiba.
Bu sefer daha önceki tatillerimize göre daha uzun süre kalmaya ve tatili planlamadan yola çıkmaya karar verdik. 
Sadece bookingden dalyan da üç günlük bir otel rezarvasyonu ve uşakta kaplıcalara girmek için bir günlük otel rezarvasyonu yaptık ve düştük yollara.
Önce kütahyadan geçeceğimiz için, orada küçük bir mola verip evimize ve sevdiklerimize güzel çini tabaklar aldık. Şehir merkezine girmeden porselen ve çini satılan bir bedesten var fiyatlar da inanılmaz uygun. Hatta iki sene evvel yine gittiğimizde o kadar çok şey almıştım ki bu sene sadece bir iki parça ile yetindim :)

Sonra yeniden düştük yollara, istikamet eşimin kaplıca sevdası yüzünden uşak ...
Gitmeden açıkçası, tatil programına katmakla acaba doğru mu yaptık dediğim uşak ili, gezince iyi ki geldik dediğimiz bir il oldu. 
Navigasyon aletini şehre girmeden uşak arkeoloji müzesine ayarladık ve ilk istikametimiz Karun'un Hazineleri oldu. Müze kartınız varsa ücretsiz giriş yapabildiğiniz bir müze burası. (Müze kart gerçekten bu tatilimizde elimiz ayağımız gibiydi.)
Arabada yolculuk yaparken gezmeden bir bilgi sahibi olalım diye ayrıntılı bir tarihini okumuştum. Bu arada ilginç bir hikayeye de rastladım. İnsanoğlu çok ilginç bir tür ...

 Müze sonrasında karnımız acıkınca, ulu foursquare sorduk buranın en güzel mekanı neresi diye, o da bize Şişko çöp şiş restaurant dedi. Biz de sözünü dinledik ve mekana gittik. Şansımıza restaurantın tam yanına asfalt döküldüğünden uzun bir yolu yürümek zorunda kaldık. Değdi mi derseniz eh işte derim. Evet temiz bir mekan ama uşağın en iyi mekanı olacak bir lezzet göremedim açıkçası. İstanbul da sokakta gördüğünüz herhangi bir çöp şiş mekanı gibi hepsi bu.


Müze, üstüne yemek derken üstümüze bir ağırlık çökünce hemen rezervasyon yaptırdığımız, Kayağıl termal tesisleri spa merkezi ne geçtik ve 1+1 şeklindeki apartımıza geçtik.Geniş ve ferah bir aparttı bu , özellikle her odanın kendine özel devasa balkonu bizi bizden aldı. Fiyatı da son derece uygun. Biraz dinlenip tv seyrettikten sonra yine odamızda oturamadık ve uşak şehir merkezine tekrar indik. Uzun zamandır görmediğim arkadaşım Ebru ile buluştuk, hem de kendi açtığı şık cafesi Vanilla patisserie de. Arkadaşım ebru il dostluğumuz Ömer ile Pelin'in oyun grubu yıllarına dayanıyor. 7-8 yıl öncesi yani. Uzun zamandır görüşmemiş olmamızında verdiği bir özlemle, çok güzel dizayn ettiği mekan da uzun uzun sohbet ettik. Keyifli bir sohbetin ardından geçici evimize döndük.


Gezip tozmaktan ancak ertesi sabah kaplıca keyfini sürebildik. Her odaya özel büyük küvetleri ile termal tesis de toplu havuzlara girmeden keyif yapmak mümkün. Çocukları kaplıca suyuna sokmak istemedim çünkü sıcak kaplıca suyuna, bence sağlıklı çocukların girmesine gerek yok. Alacakları bir fayda yok bence hatta olumsuz da olabiliceğine dair bir kaç yazı okumuştum. Ama biz erişkinlerin ufak tefek rahatsızlıkları için olabilir, tabi keyfinden bahsetmiyorum bile. Çok çok güzeldi :))

Odamızda kaplıca keyfinden sonra karnımız acıkınca , hemen toparlandık ve yine foursquare ye sorduk, o da bize Tarhana baba yı önerince istikametimiz belli oldu.
Bu bizim çocuklar için bir ilk oldu onu da belirtmeliyim, kahvaltı da tarhana çorbası hem de acı :)) Gerçekten Tarhana babanın çorbaları söylenildiği kadar var. Çok yoğun ve farklı bir lezzeti var. Çok beğenince tüm ailemize hediye olarak aldık.
Karnımız doyunca Uşak'la vedalaşıp düştük yolllara.
Bu sefer yolumuz hep gitmek istediğim bir yer olan Pamukkale'ye doğru.
Pamukkale gerçek söylenildiği kadar güzel ve kalabalık bir yer.Her milletten, dünyanın her yerinden insan var ama en çok çekik gözlüler :)
Pamukkale de konaklamadık, çünkü o gün giriş yapmamız gereken dalyan da bir rezervasyonumuz vardı.



Yine gelmek ama bu sefer uzun uzun kalmak fikri ile pamukkaleden ayrıldık...
Bir kaç saatlik bir yolculuktan sonra Dalyan'a vardık. Navigasyon ile otelimizi bulduk ama bir hüsran oldu biz de çünkü oteli pek beğenmedik.
Eşyalarımızı otele koyup Dalyan merkezi keşfe çıktık... Dalyan'ı bir sonra ki yazımızda anlatayım...


7 Ağustos 2015

Oyuncak kavgasını nasıl çözümledik

İkinci çocuğum olacağı fikrine alıştıktan sonra, ilk düşündüğüm şey kardeş kıskançlığı ile nasıl başa çıkacağım oldu. Malum aralarında sadece üç yaş olacaktı ki bu ikiz gibi büyümeleri için geç, Ömer'in kardeşine abilik yapması içinse çok erkendi.
Herkes 'Aralarının üç yaş olması ne güzel ,beraber büyür giderler' desede tecrübe ettim ki bu iş hiç de öyle olmuyor.
Kıskançlık ciddi bir sıkıntı.
Hamile iken bu konuda o kadar çok insanla konuştum ki tatmin edici bir cevap bulamadım, sarıldım kitaplara orada da anahtar babında bir şey yoktu. Bir sürü güzel mantıklı cümle vardı ama hiç biri benim bu kıskançlık sorunu ile nasıl başa çıkabilceğimle ilgili net bir cevap vermiyordu. Hatta pedagoğa bile gittim.

Bir gün aslında hep bildiğim ama birinden duymam gereken şeyi ilkay söyledi bana...
' Ömeri bol bol öp esin, bu yeterli 'dedi  ilkay...

İlkay diyorum ama siz aslında onu kurabiyegiller diye blogundan, bugünse instagramda daydreamsbymeri ismiyle tanıyorsunuzdur zaten... Tanımıyorsanız hemen tanıyın, çünkü tanıdığım en şahsına münhasır insandır kendisi :)

Neyse mevzuya döneyim, muratın ilk doğduğu günler, canım annemin de desteğiyle yani Murat'a bakması ve ömerle başbaşa anne-oğul vakitleri geçirmemiz için zaman tanımasıyla , ilk ayları atlattık. Tabii atlattık dediğime bakmayın sürüyle şey oldu ama hepsini sevgi, öpücükle hallettik. 

Ama Murat, Ömer'in oyuncaklarıyla oynamaya başlamasıyla evde ki iki erkek çocuk sendromumuz tavan yaptı. Nesense, çocuklardan biri bir oyuncak aldığında en kıymetli o olur ve de diğeri o oyuncak için ağlar.
Bu konuda ne yapacağıma dair hiç bir fikrim yoktu, küçüğün ilgisi değiştirme vs gibi bin türlü oyunlar yaptık ama uzun vadede bu çözüm olmuyordu. Bir kural bulmak bu durumu o kural çerçevesinde çözmek gerekiyordu. 
Bir gün yine böyle bir kriz anında dedim ki oyuncağa ilk kim dokunursa o oynayacak, diğeri ilk dokunan gönlü ile bırakana kadar bunu kabul etmek durumunda...
Amerikayı yeniden keşfetmedim elbet ama böyle bir öneri okumamıştım, belki siz okumuşsunuzdur . Kısa sürede kural evde kabul edildi ve yıllardır işliyor :)))

Çocuklar kuralları seviyor, hatta olur da sen bir şekilde kuralı esnetirsen sana bir şişşşşşt kural ne oldu diyebiliyor...

Bir de su içme ile ilgili bir kuralımız var ki bunu zaten biliyorsunuzdur :)
 Biz de genelde şöyle bir kural vardır , Su küçüğün diye... Önceleri bunu uyguladık ama baktım ki bu kural pek işlemiyor bazen küçüğü yada büyüğü sırf diğeri su istedi diye o da içmek istiyor ve aslında susadığı falan yok. Bu durumdan tabii büyüğü hep muzdarip oluyor, çok susasa da su hep küçüğün.

Bir gün nette gezerken baktım ki, su islama göre ilk isteyene veriliyor. Olay küçük ya da büyük olayı değil.
O günden beri suyu ilk kim istedi ise ona veriyorum, böylece su sorununu da çözmüş olduk.
Yine çok takdir göre basit kuralımız bu :)))







21 Mart 2015

Tatlı bir sömestir kaçamağı, Maritim Pine Beach'te ...



 Babamız bir iş için Antalya'ya gidince, biz de hazır sömestir tatilindeyken babamıza katılmaya karar verdik. Murat'ın orta kulak iltihabı olması bile bizi engellemedi hatta...

Çok keyifli bir tatil geçirdik, şansımıza kışın en soğuk günleri olmasına rağmen yumuşak ve ılık bir antalya karşıladı bizi.
Deniz ve açık havuz keyfi hariç bir tatilde yapılabilecek herşeyi yaptık. Gittiğimiz otel Maritim Pine Beach gerçekten ününe layık bir oteldi. Hem personeli ,hem hizmeti, hem de açık büfe lezzetleri gerçekten çok güzeldi. Ama en çok çocuk dostu bir otel olması hoşumuza gitti.



Kuzularım otelde Pino Kids Club'ta çok eğlendiler.
Öğretmenleri ve yapılan etkinlikleri çok sevdiler, neredeyse tüm tatili çocuk club da geçirdiler. Biz de eşimle işinden kalan vakitlerde beraber takıldık. Biraz sudan çıkmış balık gibi olduk gerçi her türlü aktiviteyi çocukla yapınca , çocuksuz biraz bocaladık :)
Kış olduğu için normal de çok büyük olan çocuk alanları kapalıydı, yazın otelde çok çok daha güzel bir tatil olacağına eminim...


Sadece çocuklara değil, gençlere yönelik de etkinlik alanları var otelde.
Orada hatta ben de ömerle beraber oynadım. Bir nevi survivor yaptık ömerle :)



Her güzel şeyin olduğu gibi bu tatilin bir sonu vardı elbet ve istemeye istemeye istanbula döndük... Ama ilk fırsatta Maritim Pine Beach e gidip , gerçekten layıkıyla tadını çıkarmak istiyorum otelin ve yazın ...


22 Şubat 2015

Akmerkez'de ücretsiz çocuk atölyeleri

İnstagram bilmeyen yoktur sanırım. Bu işlevsel sürekli güncelenen sosyal medyada gezinirken  Akmerkez de ücretsiz etkinlikler olduğunu gördük ve çok sevindik. Akmerkez'in nezih ortamında  yapılan çeşitli etkinlikler bize çok cazip geldi. 
Hemen hemen her cumartesi etkinlikleri yapmak için Akmerkez'e gidiyoruz. Ömer'de Murat'ta yeni etkinlikler için haftasonunu iple çekiyor. 


Çok çeşitli ve ilginç etkinlikler yaptık bugüne kadar , matruşka boyadık bir hafta sonu.
Boyalar ve kullanılan tüm malzemeler çocukların kullanabileceği sağlıklı ürünler... Keyifle boyadılar iki kuzumda...


Yine aynı gün elf yaptık.Sevimli elflerimiz şimdi odamızda rafımızı süslüyor.

Etkinlikler Akmerkez de 1-3 arası bir etkinlik, 3 -5 arası başka bir etkinlik şeklinde devam ediyor.



Bu da başka bir haftasonu yaptığımız mozaik cupcake, bundan da çok büyük keyif aldık. Odamızda camımıza yapıştırdık, her güneş vurduğunda şeffaf mozaik cupcake odamıza rengarenk ışık veriyor :)


Mutlu Ömer :)


Bu hafta sonu ise elfleri renklendirdik , ağaç ve ev boyadık. Yine dolu dolu geçirdiğimiz bir etkinlik günüydü.
Hafta sonu bu etkinlikleri tavsiye ediyoruz. Hem çocuklar eğleniyor, biz anne babalar da kahve yada  içerek onları uzaktan izleyerek dinlenebileceğimiz minik bir vakit aralığı bulmuş oluyoruz :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...