29 Haziran 2011

Ben ayilemle mutluyum anne, dedi.


Hem de durup dururken ,öylesine oyun hamuru ile oynarken.
Ben önce bir afalladım bu çocuk ne diyor diye.Tekrarlattım.
"Ben ayilemle mutluyum ,anne " dedi.
Bizde sen bizim oğlumuz olduğun için çok mutluyuz oğlum,diyebildim sadece şaşkınlıktan.

Ona bu hissi verebilmiş olmak şu aralar en büyük mutluluğum...

28 Haziran 2011

insanın canı sıkılmaya görsün :)


evdeyim de,
hep ev işi,
yok çocukları parka götür,
olmadı bir de sevgiliyi ikna et alışverişe git,iki çocukla tek olmuyor çünkü.Annemde bırakamıyorum öyle sık sık ,ben tatildeyim ya annem de tatil :)
Güneşe ,denize ne zaman kavuşacağımız meçhul.
Ne yapmalı ne yapmalı derken :) yandı ışıklar kafamda...
Çıkardım etamin masa örtümü ,ne zamandır yarım.
Sonra bir de keçelerimi... Aldım aldım hiç ellemedim şu kuşları yapmak hariç.
Sonra bir de metrelerce aldığım renk renk kumaşlarım var onca zaman önce ...Hesapta plaj çantası yapıcam ama ne zaman işte orası meçhul.
İçleriden piyango çektim bu tek düzeliği bozmak için ,keçe baskın geldi.Bu panoyu yapıverdim dün gece.Çok yoruldum ama beğendim :)))
Gerisini de getirmek niyetindeyim,inşallah :)

24 Haziran 2011

Güneş güzel ama ...

Yaz geldi malumunuz.Güneş kremi de alma zamanı geldi çattı,önümüz tatil.
Geçende internette gezerken buradaki yazıya rastladım.Hemen paylaşmak istedim.
Güneş kremlerinde şu sürekli reklamının yapıldığı " cilt tarafından hemen emiliyor ve kesinlikle kalıntı bırakmıyor " denilen tarz da kremlerin aslında kimyasal olduklarının asıl sağlıklı olanın
yüzeyde kalan, cildin emmediği tabiri caizse eski tarz bir güneş kreminin olduğunu öğrendim.Bizde ne seviniyorduk ohhh güneş kremini sürdük hiç yağ kalıntısı yok cildimizde, hemen emdi diye :)
İşte bu yeni güneş kremleri nanoteknoloji ürünüymüş.
Yazıda da belirtildiği gibi kız çocuklarda özellikle risk daha fazla.
Ben de bu mineralli denilen ,fiziksel bir koruyucu olan güneş kremlerini araştırdım bugün musteladan aldım oğluşlara.Özellikle de birkaç eczanede araştırdım mineralli olanı.
Güneşin kremi alırken de ,kullanırken de dikkatli olmak lazım ,sonra yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım.



Balkonumda her sabah kahvaltı hazırlarken içimi açan çiçeklerim.Fotoğrafsız olmaz dimi ama :)

21 Haziran 2011

Nam nam nam



Murat acıkınca yada biri yanında bir şey yiyorsa ve o da tadına bakmak istiyorsa "nam nam nam " der, hatta küçük bir objeyi gözüne kestirmiş ve tadına bakmak için ona doğru hızlı emekliyorsa "nam nam nam nam " sesi vardır fonda :)
Yerken de nam nam sesleri çıkarır ,hatta ağzını şapırdatır birde.
Abisi ne ise yemek konusunda murat tam tersidir :)
Bugün kameraya da çektim nam namlarımızı çok komik çoook .Hatta bloğa koyucaktım ki annem nazar olur koyma dedi,gönlüm elvermedi çekindim ,koyamadım.Artık siz gözünüzde canlandırın bizim nam namlarımızı :)

Daha az kıymetli oluşundan değil



Ömerde her ay dönümünü ,aylık gelişimini ,neler başarıp başarmadığını ,her şeyi not düşerdim bloğa.Onunla oyunlar oynar ,zeka gelişimini destekleyecek bir çok şeyi planlayarak yapardım.Muratta ise saldım çayıra tabiri caizse,hem vaktim olmuyor hem de abisini sürekli takipte,o ne yaparsa aynısını yapma peşinde.Zaten ondan birçok şeyi öğreniyor.
Az evvel blogları gezerken yalnız olmadığımı gördüm bu konuda,sanırım iki numaralar böyle oluyor :)
Tabii bazı şeyleri atlamamak lazım.Murat yaklaşık 1 haftadır sıralıyor,tutunup kalkması ile sıralaması bir kaç gün ara ile oldu.Takibi çok zorlaştı.Ömerde yavrum yardımcı olmak için sürekli, anne murat masanın altına girdi, anne murat köşeye gitti,anne murat kafasını vurucak gene sehbanın yanında ,şeklinde uyarıyor beni.Ben aslında ona böyle bir görev vermedim ama sanırım o kendini bu konuda sorumlu hissediyor.

Ne kadar canım sıkkın olursa olsun ,onların öyle sessizce kendi kendilerine oyun oynadıklarını görünce mutlu oluyorum.
İkisi de kendini oyalıyor,ben de ufak tefek işlerimi hallediyorum o arada.


Muratta çekmece aşkı başladı ,açıp kapanıyor günde bilmem kaç kez,kapılar itilip çekiliyor.Arada mincik kazalarda oluyor tabii.Ama genel anlamda murat tedbirli bir çocuk, ömer gibi bodoslama hareket eden bir çocuk değil.İki çocuktan sonra anladığım gerçekten bazı şeyler karakter.

15 Haziran 2011

Öylesine işte


Biri yaşına diğeri dört yaşına yaklaştı,ne çabuk ...Ne hızlı geçti zaman ne çabuk 1 yıl oldu.Daha dün gibi kocaman göbeğimle yürüyemeyişim, denize girişim,korkularım,heyecanlarım...
Dün gibi üç yetmişbeşlik bir bebe sahibi oluşum.
Şimdi sarı bir tırtıl gibi etrafımda,hasta olunca yaka iğnesi gibi koynumda,dişleri kızışınca ısırgan otu gibi ufak ufak ısırıklarla kolumda ,yanağımda.İsmi oldu sütlenk,emmeye düşkünlüğünden.Sütlenk aşağı ,sütlenk yukarı :)



Diğeri her sabah kreş yolunda çokça mutlu ,bazen " üff anne bugün hep hamur yaptık,kukla tiyatrosu yapmadılar " diye sıkılmış.Her kreşten alışımda on parmağını gösterip "anne parkta bu kadar kayım mi" diye soran. Bir abi olgunluğunda.Alışverişlerde yol arkadaşım,yürürken en keyif aldığım.
Düzgün cümleleri ve kendini ifade ederken yaşından büyüklüğü ve rahatlığıyla ile kreşteki herkesi şaşırtan,öğretmeninin değişiyle hassas ve duyarlı bir çocuk.



Biliyorum daha güzel ,çok güzel günlerini görücem -inşallah-
Bakıyorum kendime bir,öyle böyle iki çocuk sahibi bir kadın olmuşum ben :)
Bugün doğum günüm değil,özel bir günde değil ama içimden geldi paylaştım be blog :)

13 Haziran 2011

Bırakmadı yakamızı...


Bırakmadı yakamızı hastalıklar.Ömer okula başladığından beri evimizde sürekli enfeksiyonlar.
Bronşiolitler ,ventolin nebüller ,pulmicort ve antibiyotikler.
Tam düzeldiler tamamdır diyorum,başka bir şey çıkıyor.
3 gündür minik kuzum ateşli,ilaçla ateşini düşürüyorum 6 saat sonra tekrar çıkıyor ateşi.Yarın için doktordan randevu aldık ateşin 3 gün devam etmesi ,bir sorun olduğunun göstergesi.Hayrolsun bakalım...

...

Bu hastalıklı süreçte murat iyice emeklemeyi ilerletti.Kendini iyi hissettiği anlarda bir bakıyorum ki kaybolmuş ya bir masa altında yada bir kuytuda.
Üzülüyorum önce hastalıklarına ama sonra daha kötüsünün her zaman olduğunu düşünüp şimdiki halimize şükrediyorum.Öyle geçiyor gidiyor günler.

...

Okulda ki işlerim bitti ama bende bittim,yok notuydu 12. sınıfların mezuniyetiydi,kepti cübbeydi derken en zor dönemi atlattık.Bu koşuşturmada 3 kilo verdim :) Ama halihazırda hala 5 kg fazlam var ,ama bir kaç şeyin içine girmeye başladım ya değmeyin keyfime...

4 Haziran 2011

Horozumu kaçırdılar


Camdan cama uçurdular .Suyuna da pilav pişirdiler ...Gerisini biliyorsunuz zaten :)

Eğer murat yemekten başka bir şeyle ilgileniyorsa yada doktor kontrolünde bir türlü durmuyorsa veya üstüne yemek dökülen tişörtünü değiştiriyorsak- ki acayip kızar hiç sevmez üstünü değiştirmeyi- veya araba koltuğunda çıkmak için ağlıyorsa ... bu liste uzayıp gider:)
Zor bir anda onu sakinleştirmek için patlatıyorum bir çocuk şarkısı , muyat efendi muma dönüyor.

Sağ elimde beş parmak ,sol elimde beş parmak...mı istersiniz,
mini mini bir kuş donmuştu ...yu mu istersiniz,
horozumu kaçırdılar camdan cama uçurdular ... mı istersiniz...hiç önemli değil,başlıyorum söylemeye ,eğer bir de ömer katılırsa ,hemde rap olarak... murat birden ağzını açıyor, ağlıyorsa susuyor,ne ile ilgilenirse ilgilensin dikkat kesiliyor şarkıya.

Meğer bir çocuk şarkısı nelere kadirmiş.Ömer de hiç denememiştim,ne kolaylıkmış :)

Tabii dezevantajı yok değil mesela doktorun garip garip bu kadın ne yapıyor diye bakması :) yada apartman meşhur olan sesim :)


Abi sahibi olmak



Abi sahibi olmak,
Hem keyifli hem zor.

Keyifli ,
sürekli arkasından emekleyeceğin,
legolarını bozacağın,
spiderman ,buzz ına ortak olacağın,
oyuncaklarına atlayacağın,
hatta bu yüzden kavga edeceğin,
salatalığını paylaşacağın,
boğuşacağın,
arada ufak ufak ısırıp dişlerini rahatlatacağın,
birlikte gülüp,
birlikte oynacağın,
arada ufak ufak tırtıklanacağın,
bööö diye bağırmasına güleceğin,
her korkutma teşebbüssüne garip garip bakacağın,
banyoya birlikte gireceğin,
saçını ara ara çekeceğin ,
küçülenlerini giyeceğin,
bayılacağın,
çok seveceğin,
oyununda arkadaş
önünde örnek olması demektir...

Zor,
abin hele de okulluysa,
her enfeksiyonu eve taşıyacak ve de sana bulaştıracak demektir.
Sen de 10 aylık ömrü hayatında üç kere bronşiolit olacak ,hiç dinmeyen sürekli renkten renge giren sümüğünle , sürekli doktor kontrolünde olacaksın demektir.Nebülazatör abinden ve bizden sonra en çok haşır neşir olduğun arkadaş olacak demektir...

Abini her gördüğünde andaki gözlerindeki pırıltı herşeyi anlatıyor aslında ...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...