28 Ekim 2008

Hoşgeldik :)

Biliyordum uzun süre blogların kapalı tutulamıyacağını biliyordum :)
Nasıl bir şey ki birkaç kişi için tüm bloggerı kapatmak,bu kadar mı örümcek beyinli ve yasakçı bir toplumuz.
Tabii ki hayır olmalı cevap ve hayır oldu.
Vee yeniden buradayız :)
Ömer ve annesinin günlüğüne ve yaşadılarına devam :)
.......
Ömer iyice kendini anlatır oldu ve bu işimi oldukça kolaylaştırıyor.Mesela bir yeri acıyınca ,gösterip aciyooo diyor,bizde hemen çözüm buluyoruz.
Veee tabii bir sürü yeni kelimemiz var en komiğide ısırıp "ıdığdım"diyip,ardından da kızdığımız için bize "cici cici" demesi ve okşaması-kandırıyor bizi kuzu -.
Birde onur dayısını kafasına esince dayee yada onuğğğ diye çağırması çok komik.
........
Artık havalar nedeniyle ömeri-tabii hastalıklar da büyük etken -pek de dışarı çıkaramıyoruz,
kuzucukda dışarıdan gelen herkesin üstüne atlıyor,belki beni de alırda dışarı çıkarır diye.
Cumartesi doktoruna kontrole götürdüğümüzde doktor ,aftları hariç gayet iyi diyince ömerle beraber pelinlere gittik,ömer içinde bizim içinde iyi oldu.
Aslında doktora gittiğimizde, ben ömer düzelmemiştir belki diye pek umutlu değildim gitme konusunda ama çok şükür düzelmiş :)
Efe ve aslı ulaşım sorunu yüzünden bu sefer gelemediler.(Birimiz şişlide ,birimiz bostancıda birimizde hisarda oturunca ulaşım azıcık sorun oluyor.)

Pelinlerde hep beraber şarkı söyleyip-yani ebru ile ben söyledik :) -elele tutuşup oyun oynadık.Ebru küçük oyuncak tiyatroda ,kukla oynattı.İngilizce şarkılar söyledik,kitap okuduk,mamalar yedik,bol aktiviteli ve keyifli bir gün geçirdik :)
Çocukların yaşıtları ile sosyalleşmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum her seferinde hem anneler olarak biz, hem de çocuklar birbirinden çok şey öğrenmiş oluyor.Bu 14 aylık bebekler bile olsa böyle bence.Hayatta da önceliğimiz çocuklarımız olduğuna göre ,ne kadar vakitsiz olsakda ,vakit yaratıp onların bu gelişimine yardımcı olmalıyız.
Ananemiz bize kış için şeker mi şeker bere ,atkı ve eldiven takımı almış.Oğluşuma pek bir yakıştı :)

Bu da yaramazlıkta son nokta-eminim aynı yaş grubunun hepsi böyledir-.
Bizim uslanmaz ,durulmaz delikanlı ,koltukların üstüne oradan da kaloriferin üstüne çıkıp bu şekilde manzara :P seyrediyor .Bu korkusuzlukla ömer bana çekmiş galiba bende 4. kattaki evimizde balkonun korkuluğundan diğer tarafa geçer -ama çok sıkı tutardım demiri-kendimi denerdim.Düşünsenize elimi bıraksam ,direkt 4. kattan aşağı .Tabii o zamanlar ilkokuldaydım.Anneme şimdi söylüyorum da kulaklarına inanamıyor,.
Kadıncağızın 4 tane yaşları yakın çocuğu vardı,yetişemiyordu tabii...
Bizde ömerin oraya çıkmasını engelleyemediğimizden sürekli başında bekliyoruz ve tam altına minder yığdık ,allahtan çok sık da çıkmıyor.
Aman çok yazdım gene bu günlerde yazıyorum da yazıyorum,aslında bu kendimi kontrol eden halim yoksa 3-5 sayfa süreceek anlatacaklarım,bitirim artık :)

25 Ekim 2008

Ucuz kaçış noktası

Bayılırım moda dergilerine;all dergisi,süper hiç kaçırmam.Neme lazımsa, bilmiyorum.
Ö.Ö.-ömerden önce demek oluyor-zayıf ve uzundum.(Şimdi kısaldınmı diyeceksiniz ,hayır kısalmadım ama üst bedenime bağlı olarak kısa görünüyorum .)
O zamanlar ne giysem yakışırdı ve ben de tabii bakardım dergilere ne moda ,ne giymek lazım.Nerde ne kaça vs vs.
Ö.S. artık eskisi gibi değilim, zayıflayacağım-2,3 kilo fazlam var birara vermiştim ,geri aldım .Söyleyince az bir şey gibi duruyor ama hepsi aynı bölgede- düşüncesiyle neredeyse mecbur kalmadıkça hiç bir şey almıyorum.
Neyse sadede gelelim,geçende dergiyi okurken meşhur mankenlerimizden birinin ,küçük röportajı esnasında sarfettiği bir cümle dikkatimi çekti.Ucuz kaçış noktam zara.
Yani indirim zamanı neredeyse indirim yapmayıp ,indirim diye bize yutturan zara.
Geçtiğimiz yıl ,yeni doğum yapmışım -işte 3-4 ay olmuş-orada bir kaban beğendim ama fiyatı acayipp bir rakam.Yok dedim benim bunu almam lazım.Ama fiyatı da acayip bir fiyat,en iyisi indirimi beklemek dedim ve herkeslere haber saldım.İndirim zamanı beni haberdar edin diye.
Neyse beklenen gün geldi.Ertesi gün indirim başlıyormuş.Hemen akşamdan annemi ayarladım ,sabah erkenden gelecek ve ömere bakacak.Ben de kabanı almaya gidicem.Ama hava da felaket , kar yağıyor.
Sabah canım annem beni kırmadı karda kışta bize geldi.Bende ömerin sağılmış sütünü bıraktım ve koşa koşa zaraya gittim.İçeri girdim,kabanı elime aldım ki ne göreyim kaban sadece %10 indirime girmiş.
Bu benim harcadığım yol masrafına bile değmez.Şimdi sabahın köründe evden çıktığımamı yanayım,annemi bize çağırdığımamı,yoksa 1,5-2 ay bu kabanı beklediğimemi bilemedim.
Neyse kabanı aldım ,ama anladım ki zarada indirim mindirim yok.Önce indirim yazıp 3-5 kuruş indiriyor,artık fazla rağbet görmeyen şeyler kalıncada gerçekten indirim yapıyor.

Bu kaban yüzünden başıma gelenler de bu kadarla kalmadı.Çok sevgili kocişim,ona yeni aldığımız eskitme tarzındaki kabanını, kayınvalidemin bu çok kirli bunu bir yıkasanıza beyanatları üzerine makinaya atmış-ben o esnada evde yoktum-,bakmış makina boş gibi duruyor ve benim büyük sıkıntılarla aldığım kapının arkasında asılı zara kabanımıda atmış.
Sonuç 40 derece de eskitme yeşil bir kabanla yıkanan ,gri kabanım olmuş alacalı bir kaban.
Benim tabii bunu görünce yaşadıklarımı tahmin edebilirsiniz.
Önce -eşimin yenisini alırız demesine rağmen-kontrolsüz şekilde dökülen gözyaşlarım,peşinden eşime bir ömür boyu çamaşır makinasında çamaşır yıkamayı yasaklamam.Ve gergin bir kaç gün.
Sonradan kaybedecek birşeyim yok diye , kabanı düşük programda tek başına yıkadım,allahtan tüm yeşili üstünden attı ve normale döndü.
Anladım ki alınacak satılacak her şey bittikten sonra zara indirim yapıyor.
Nerden nerelere geldim :)
Not:Eşim tüm yasaklarıma rağmen hala çamaşır makinasını kullanır :)

24 Ekim 2008

Ne demeli bilmiyorum :(

Bloglara giriş türkiyeden yasaklandı.Ben de bloğuma ktunnel diye bir proram aracılığıyla girebildim.Bu tür bir zihniyeti anlamak mümkün değil :(
Umarım en kısa zamanda hatalarını anlarlar.Bizde bloglarımızda yazılarımızı rahat rahat yazarız.
...........
Görüyorum ki blogculukta dur durak yok :)Herkes bir şekilde giriyor bloğuna.
Ylnız benim bir problemim var tunnel programında fotoğraf yükleyemedim ,biri bunu nasıl yapacağımı söylerse çok makbule geçecek :)

Ödül dağıtıyoruz:)

Öncelikle tüm arkadaşlarıma iyi dilekleri için çok teşekkürler.
Ömer iyi -ama zargana balığı kıvamında,çok zayıfladı-,ve nihayet içinde ateş düşürücülerin olmadığı normal hayatına döndü.
İştahımız,keyfimiz,her tıkırtıya atılan göbeklerimiz de geri döndü.Aft hala var ama sanırım ,aft ilaçlarının etkisiyle fazla acı hisettmiyor,tabi burnumuzda hala sümüklü ama olcak o kadar :)
Siyap,ilkay,muko ve betül beni bu ödüle layık görmüşler.Bu beni şımartan ödülü ,

Meripoint-İlkay
Kremalim-Ayşe Şule
Maya bebek-Tuğba
Elif ve nazdan-Elif
Minik kelebek pelin-Ebru
Pamuk şekerim-Siyap
Sihirli mutfağım-Betül
Erdemin günlüğü -Naile
Yaşama sebeplerim-Muko
Tonguç büyürken-Ayça
Keozone-Ekim
Arda akalın-Burcu
galiba bu liste uzayıp gidecek :)
Ben bu ödülü listemde bulunan ,yazılarını okudukça kıyısından köşesinden yaşamlarına ortak olduğum , kendi yaşadıklarımı keyifle paylaştığım,her yorumla daha da pekişen bir arkadaşlığı paylaştığım ,tüm dostlarıma gönderiyorum.Hepinizi çokkkk seviyorum .

20 Ekim 2008

Zor zamanlar :(

Hem de çok zor zamanlar :(
Bugün bir türlü kontrol altına alamadığımız ateşi yüzünden ömeri doktoruna götürdük.Cuma günü de götürmüştük , gitmesi kolay olur diye yakında bir özel hastaneye götürmüştük ama yalnış yapmışız.
Şimdi düşününce bu kadar herşey üstüste gelmez canım diyorum ama, geliyor işte :(
.............
Cuma günü ömeri huysuzluk ,hafif ateş ,burun akıntısı ,hafif öksürük ve ağzında hafif bir kan sızısı ile bize çok yakın diye özel bir hastaneye götürdük.
Orada ki çocuk doktoru ömeri muayene etti.3 tane dişi çıkıyor ,basit bir enfeksiyon var birkaç gün sıkıntı çekersiniz sonra düzelir dedi.Ateş için ibufen ve paranox fitil verdi.Ağzındaki hafif kan sızısını sorunca da bir şey ısımıştır diş eti kanamıştır dedi.
Bizde aman ne güzel antibiyotiksiz bu işi halledicez demekki dedik ,evimize geldik.O geceyi sorunsuz geçirdik.Cumartesi ömerin öksürüğü ,burun akıntısı ,ağlaması ,sızlanması artmaya başladı.Cumartesi akşam üstü ateşi yükseldi ama öyle 38 lik diş ateşi değildi.Oğlum ateş alev yanıyordu,ibufen verdik,biraz düşer gibi oldu.3 saat sonra tekrar yükseldi.Bu sefer fitil attık.Oğluşum gece yarısı uyuyakaldı.Tabii annemle ben ayaktayız,bir ara ikimizde bir şekilde uykusuzluğa yenilmişiz ki ömerin inlemesiyle hemen ayağa kalktık.Oğlum öyle böyle değil ateş alev yanıyor,ateşi 40 dayanmış .Hemen soyduk duşa soktuk,ibufen verdik -ama beni kesmedi ,korkudan -bir de fitil verdim.Tam 1 saat sonra inlemeyi bırakıp ,kafasını yasladığı göğsümden kaldırabildi ,bize hafifçe gülümsedi.
Annemlede konuşuyoruz,ömer böyle düzelecek mi,düzelene kadar çok sıkıntı çekecek yavrum diye..
Pazar günü sürekli ibufen,calpol,paranoxla vererek ateşini düşürdük.
Ama gidişat iyi değildi.Ömerin burun akıntısı saydamdan sarıya döndü,öksürüğü arttı,salyaları da neredeyse saat başı üstünü değiştirmemize neden olacak kadar çok aktı.
Gece daha beter bir kabustu.Babam ,annem ,ben hep beraber nöbet tuttuk.-eşim yetiştirmeye çalıştığı kartlarla işyerinde :(-
Yine ateş,ılık duş ,şuruplar vs.vs
Pazartesi, yani bugün bu böyle olmayacak dedik .Ömeri kendi doktorumuza götürdük.
Ve sonuç ömer,

orta kulak enfeksiyonu+çıkarmaya çalıştığı 3 diş+diş eti iltihabı(kanama bundanmış)+ve 3 farklı boyuttaki aftla(ben sadece dilinin ucundaki küçük olanı pazar günü ağlarken görmüştüm) felaket durumdaymış :(

Hepsinin ayrı ayrı ızdırabını yaşıyormuş oğlum.Bu kadar hastalık üstüste gelirmiş:(
Yavrumun çektiği acıyı anlayamamışız:(
3 gündür sadece anne sütü ,su ve bazen yoğurt çorbası ile beslenen oğlum,iyice süzüldü.Ağzındaki aftlardan hiç bir şey yiyemiyor.
Tabii bu kadar rahatsızlığa boy boy ilaçlar alarak döndük evimize.İğneler ,aft ilacı,spreyi,jeli,vitamin ilacı,tabii ibufen ve fitile devam.
İlaç kullanmayı çok zaruri olmadıkça reddeden ben ,şimdi mecbur hepsini vericem ömere ,ama nasıl işte nokta biraz karanlık.
3 gündür ateş düşürücü şurupları bile nasıl verdiğimizi bir allah bilir birde annemle ben .
........
Yaşadıklarının hepsi ayrı sıkıntı biliyorum ama ,sürekli aft sıkıntısı çeken biri olarak-ki genetik yatkınlığımız var-biliyorum ki şu anda en çok aft zorluyor oğlumu :(
.........
Doktorumuza da bugün özellikle sordum ,bu aft vitaminsizlikten mi çıkıyor (eksik mi yediriyorum oğlumu diye,illa kendimi suçlayacağım ).
O da enfeksiyon sebebiyle vücut direncinin düştüğünü ve bu nedenle çıktığını söyledi.B vitaminin iyi geldiği bilindiğinden bir vitamin ilacı verdi.
.........
Kendi kendime soruyorum ,ya diş eti iltihabı.
Geçen hafta kısa bir süre bu problemi çekmiştim .Ömer de emerken genelde elini ağzıma sokar ,dişlerimle oynar.Acaba bu esnada virüsü eline mi bulaştırdım,bilmiyorum:(
.......
Bu kadar sıkıntı çeken miniğimle 3 gündür anne ve yavru kangurular gibiyiz.Sürekli kucağımda hiç kimsede huzur bulamıyor.
Ve yüzüme bakıp bakıp arada usulca öpüyor beni.Şu günlerdeki tek keyfim bu küçük ama çok büyük öpücükler.....

18 Ekim 2008

Dayeeee

Ömer her gün kelime haznesine yenilerini ekliyor:)
En yenilerimiz dayeee-dayı,
Aye-ayı,
opan-osman,
abi-abi,
lena-aleyna
Bunlar şu anda aklıma gelenler ...

Ve ömer anlamsız kelimelerle -belkide anlamlı ama biz henüz çıkardığı kelimeleri anlayamıyor olabiliriz-birşeyleri kırınca yada farklı bir durum olduğunda kendince olanları bize anlatıp duruyor,bizde cevap veriyoruz.
Öylemi ömer,sonra ne oldu?Ömer de daha da coşarak anlatmaya devam ediyor.-anlattığı şeyide parmakla göstermeyi ihmal etmiyor-Daneme hebele kebe,deme yene :)
Benim küçük adamım bayağı erken konuşacak gibi görünüyor-en azından erkeklere göre-.
İlk cümlemiz "dayee ditti."
......
Dün burun akıntısıyla başlayan öksürük , hapşımayla ve ateşle seyreden küçük dayımızın bulaştırdığı viral enfeksiyon nedeniyle ,ömeri doktora götürdük ve aynı anda 3 diş çıkardığını da öğrendik-salya sümük yani her yer -.Dünden beri küçük kuzum kucağımda oturuyor sadece ,başıda göğsümde.
Küçüğüm hem diş hem de enfeksiyon nedeniyle bitkin durumda.
Tabii bugün bir haftadır gitmeyi istediğimiz oyun grubuna katılamıyoruz:( İnşallah haftaya...
.....
14 ayımızı bitirip 15 ayımıza hastalıkla girdik.Kalabalık ortamda çocuk büyütmenin avantajları yanında dezavantajlarıda var.Evde biri hasta olunca ,ilk bulaştırdığı çocuklar oluyor.Bizde bunun dezavantajlarını ne yazıkki sık sık yaşıyoruz:(

16 Ekim 2008

Ba-baaaaaaa.........

Eşim şu son zamanlarda çok çalıştığı için ,ömerle beraber ara ara annemlerde kalıyoruz.Haliyle ömerin bazen iki gün babasını göremediği oluyor-tabii ben de göremiyorum:(-
Ömerin bu özlemini babasını gördüğü zaman su yüzüne çıkıyor.Babası önden ömer arkadan evin içinde gezip duruyorlar.Eşim yemek yerken bile kucağından kalkmıyor,eşimde tabii bu kadar sevilmenin tadını çıkarıyor.
Geçende yine bu iki günlük bir aradan sonra babamız bizi almaya geldi.Eve bir şeyler almak için markete girdik.Ömer tabii babasının kucağında :)Bir ara ömeri alışveriş arabasına koymamız gerekti.Ömer,hemen şikayet ederek "ba-ba",dedi.Eşim de efendim oğlum ,ömerin hoşuna gitmiş olmalı ki bir daha" baba "dedi,eşimde "efendim oğlum",ömer yine ve tekrar tekrar 15 -20 kez baba daha dedi.Her seferinde de eşim bıkmadan "efendim oğlum" dedi.
Ama sabrın da sonu var tabii.Ömer baba demesine rağmen eşim bir kaç kez cevap vermedi.
Ömer beyde dururlar mı tabii :) ,avazı çıktığı kadar ,tüm tansaşda sesi yankılacak kadar ba-baaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa-yani baba hemen bana cevap ver yada beni kucağına al bak çok sinirleniyorum ona göre-şeklinde bağırınca ,civardaki herkes bize bir bakış attı ve tabi eşim ısrarlara dayanamayarak ömeri aldı.Ama bir 20 -30 kez daha "efendim oğlum" demeye devam etti.
Market boyunca güldüm, ben bu iki adamı da çok seviyorum .

13 Ekim 2008

Taşıyıcı anne sendromu :p

Oğluşum uykusunda konuşuyor ,aynı annesi gibi :)
Az evvel öğleden sonra uykusunda yine yaptı.Uykusunda dedo-dedesini böyle çağırıyor-dedi.Ben tabii hemen uyandı diye odaya gittim ki,oğluş sadece yatakta dönmüş mışıl mışıl uyuyor.
Ömer ilk doğduğunda kendimi taşıyıcı anne gibi hisetmiştim.Ömer eşimin klonu gibiydi..
Doğumdan sonra annemlere geldiğimizde ,eşimin ilk cümlesi

memişler =1-köksallar =0

oldu.(Eşimin soyadı memiş,benimki köksal. )
Önce algılayamadım,tabii lohusalık durumundan:)Annemlerde açıkladılar hemen esin bize hiç benzmiyor ömer, tamamen baba tarafına benziyor.
Ama öyle böyle değil tam 6 ay çok sevgili eşim her önüne gelene bunu söyledi.

memişler =1, köksallar=0

Tabii ben de ya üzülerek yada sinirlenerek-ama öyle böyle değil çok üzüldüm- ama hiç müdahale etmeden dinledim.Aslında neye sinirlenip ,üzülüyorsam o da ayrı mevzuu tabii.Sanırım insan evladının kendine az olsa benzemesini istiyor :)
Neyse takdiri ilahi ,ömer bir süre sonra değişti.Şimdiki ifadesini aldı.Tam bir karışım oldu.
Ve yine takdiri ilahi eşim bu mevzuuyu unutturmak için elinden geleni yaptığı halde ,kalabalık bir aile toplantısında amcalarımdan biri -bana göre büyülü -şu cümleyi söyledi.
Ne oldu yener ,durum değişmiş ;

köksallar =1 memişler=1.

Ardından da herkeste kocaman bir gülümseme.
Ben tabii mest :)

11 Ekim 2008

Bizde

Ömer ve tuna :)Ömerle tunanın arasında 10 gün var. Bu sefer oyun grubu bizdeydi :)
Ancak ebrunun kongresi nedeniyle ebru ve pelin ,efenin hastalığı nedeniyle aslı ve efe gelemediler.
Bugünkü oyun grubumuz küçük bir oyun grubuydu anlayacağınız ama inşallah önümüzdeki hafta hepberaber olucaz :)
Menümüzde bebekler için biber dolması-ömer bayılır-vardı.Bizim içinde dolmadan hariç bol bol börek vardı tabii :)

Ömerle tuna sürekli bir etkileşim içindeydi ,ama arada oyuncakları paylaşmadıkları da oldu :)Bizde armağanla gün boyunca hem çocukları kontrol hem de muhabbet halindeydik.Ama ömeri gözden kaçırmaya gelmiyor.
Bir an ömeri gözden kaçırmışım ,ömer salondaki masanın etrafından dolaşarak önüne sandalye koymama rağmen ömerden kurtaramadığım vitrinimizin önüne gelmiş.Ve taakk bir yumrukla camı aşağı indirmiş.Nasıl oldu ,nasıl vitrin camını indirdi ömer diye sormayın bilmiyorum sanırım cam gevşemiş zaman içinde ve biz farketmemişiz.
Çok şükür ki ömerin sadece elinde küçük bir çizik var.Verilmiş sadakamız varmış.
Vitrinin önünde sandalyenin olması sebebiyle cam ömerin bulunduğu tarafa değilde diğer tarafa düşmüş.Ömerin bulunduğu yerde tek cam yoktu .Diğer taraf ise olduğu gibi cam.
Herşey hep denir ya bir anda oldu.Ben sadece camın sesini duydum.
Hemen ömeri aldım bir şeyi olmadığını görünce çok rahatladım.Önce ellerine yüzüne ve tüm vücüduna baktım,bir şey yok .
Armağanla birlikte çocukları alıp hemen oturma odasına geçtik, çocukları orada oynattık.Ömer kısa sürede normal moduna geçti.Birlikte olmasa da farklı yerlerde oyuncaklarla oynadılar.
Bu büyük ama küçük bir sıyrıkla atlattığımız kaza hariç güzel bir gündü.
Armağanla tunayı yolcu ettikten sonra,kayınvalidemler geldi.Ömer şimdi mutlu mesut onlarla oynuyor :)Bende salondaki camları temizlemenin rahatlığıyla buradayım.
Hepimizin çocukları Allah'a emanet.

8 Ekim 2008

Tek başımıza su içiyorus,

Ömer artık kendi suyunu kendi içiyor.İlk tek başına su içmek istediğinde başaramaz üstüne döker diye izin vermedim ama sonradan bu zamanlarda kişiliğin temellerinin atılldığını düşündüm ve çalışmalara başladık.
Önce bir bardağı yarısına kadar dolu bir şekilde verdim-tabii plastik bardağı-hepsini bir kere de içmeye çalışınca üstüne başına döktü:)
İkimizde acemiyiz işte ama en çok ben :)
İkinci seferde bir kere de içebileceği kadar yani bir yudum su koydum,bu sefer sonuç son derece başarılıydı.Her yudumdan sonra bardağı bana uzatıp biraz daha aldı.Şu anda kendi suyunu yudum yudum da olsa kendi içiyor :)

Burada küçük beyimiz babasına güreşmek için hamle yapıyor,babamızın da gözü maçta :)

7 Ekim 2008

Çakkıdı,çakkıdı...

Kime çekti bilmiyorum ama ömer her yerde dans ediyor ,ama öyle böyle değil heryerde ...
Arabada giderken babası radyoyu açtığında araba koltuğunda,alışveriş merkezinde gezerken bebek arabasında,evde ,yolda yürürken,hatta emerken kucağımda.
Hem de her türlü müzikte reklam cıngıllarında ,türk sanat müziği parçalarında,pop,caz her müzikte :)
Bazen ellerini kıvırarak,bazen clubber tarzında yada çömelip doğrularak ,sallanarak hatta oturduğu yerde poposunu oynatarak.
Kapı gıcırtısına bile oynuyor derler ya ,sanırım uzunnnn yıllar önce ömer düşünülerek söylenmiş bu söz :))))
....................
Artık mutfak eşyalarının yanında oyuncaklarımızla da oynuyoruz ama arada.Tüm oyuncak sepetini boşalttırıp-tabiki bana-hepsini keşfedilmemiş yeni bir hazine gibi tek tek inceliyor bazen 15 dakka bazen daha da uzun süre-ve ben bundan çok mutluyum,mesela şimdide inceleme durumunda ben de rahat rahat yazıyorum:)-,oyuncağın her ayrıntısına bakıyor.
..............
Ve ne yazıkki yemek seçiyoruz,fazla çiğneme gerektirecek yemeklerden çok çiğnemesi kolay olan yemekleri tercih ediyoruz.Çorba ve muhallebi gibi.
...................
Artık tüm organlarımızı öğrendik hepsini büyük bir ustalıkla ve değişik oyunlarla gösteriyoruz.Kulaklar,dişler,eller,saçlar,burun,gözler, hatta karnımız ve bacaklarımızı da :)
..............
Şu aralar en meşhur oyuncağımızda toyiki de kıyametler kopartarak bize aldırdığı pembe bebek arabası .Bazen kendi oturuyor-ve ömeri taşıyor öyle sağlam bir oyuncak bebek arabası yani-bazen evdeki çeşit çeşit oyuncağı içine koyup gezdiriyor,ama gün içinde mutlaka oynuyoruz.
.............
Geçen sabah ömerin eline verdim bebek bezini
"hadi ömer bunu babana götür,altını değiştirsin "dedim
Ömer aldı bezi direkt iki oda ötedeki odaya babasının yanına,tabii elinde bez.Babamız hemen büyük bir mutlulukla yanıma geldi,ben de çok mutluyum tabii ki ,oğluşum emirleri anlıyor ve uyguluyor :)

Aslında bu yazdıklarımı ömer 14 aylıkken yazmak istiyordum ama 1 hafta daha dayanamadım :)
Neyse o zaman yenilerini yazarım :)

Not:Ömercim yarın öbür gün büyüdüğünde belki bu dans hakkında yazdıklarım yada barbie bebek arabası mevzuu hoşuna gitmeyebilir-olur ya baban gibi ağır takılırsın :)-ama napim canımcım ortada böle bir gerçek var :)


4 Ekim 2008

Dans ,Grayder ve Balık

Çok sevgili araştırmacı kişiliğimiz ömerçip,bu görüntüleri çektiğim günün ertesi, balığı yapışık olduğu panodan koparttı...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...