30 Kasım 2010

Eee hani ateş...

Nihayet evdeyiz...
Muratın zatürreye kadar varan bronşioliti bir parça toparlandı artık emerken daha rahat.
Hastanede öğrendiğimiz kadarıyla emmesi çok önemli,emmek göğsündeki mukusu atması demek yani seruma ihtiyacı olmuyor.Bir de eve nebülazatör alındı mı ,hastane ortamı sağlanmış oluyor.
Bizde hastanedeki ortamı sağlamak için elimizden gelene yapacağımıza doktorumuza söz vererek bugün hastaneden çıktık.
Bir nebülazatör temin edinildi.İlaçlar alındı.Ev ısısı zaten hep sabit.
Anne hemşiresi de var evde,sadece iğne yapamıyor.

Hala suçluyorum kendimi.Bir anne nasıl olurda bronşioliti anlamaz diye .Ama bir hafta süren hafif enfeksiyon belki bir, belki iki günde bronşiolite döndü.
Hiç konduramadım aslında ben hastalığı ona.
Mesela emme de güçlük çekiyor,büyüdü artık zaten bundan sonra az kilo alıcak ,çabuk doyuyor diyorum içimden ...
Geceleri uykuya dalmada güçlük çekiyor,sürekli ağlıyor.Diş mi çıkarıyor acaba diyorum.
Hışır hışır sesler geliyor,burnu tıkandı heralde diyorum.

Küçüğüm bayağı hasta ama ben konduramıyorum,yok yok değildir diyorum.Başka her şeyi düşünüyorum.

Keyfi de yerinde hiç hasta gibi değil.Sadece biraz hışırtı ,emmeme ve uyku problemi dışında.İlla ateş bekliyorum.Hep öyle oldu ömerde.

Ertesi gün izmire gideceğimiz ve geceleri çok uykusu bölünüp ağladığı için en yakındaki özel hastaneye kontrole götürünce öğreniyorum.Aslında muratın çok hasta olduğunu.
Ama ateş yok diyorum keyfi de yerinde,nasıl olur...
Doktor ilaçlar yazıyor.

Güvenemiyorum kendi doktorumuza götürüyorum.Muratı dinliyor, tartıyor ve yatırmak istiyor hastaneye.
5 günde kilo kaybımız 300 gram ,belli ki aç kalmış murat ve sıvı almayınca da mukus iyice koyulaşmış.Bronşiolit halini almış.

Bizde doktorumuza güvenerek yatırdık hastaneye.

Sonrası bildiğiniz gibi...Zatürreye kadar giden ama ateşsiz olunca hafif diye bahsedilen...

Serum... 4 aylık bir bebede ne zor serum...Damar bulmak ,serum takılması ve serumu muratın diğer elinden ve yalama içgüdüsünden korumak...

İlaçlar ve iyi bir bakımla murat toparlandı ama hastaneden çıkacak kadar.

O artık anne hemşiresine emanet...

29 Kasım 2010


Nebülazatör,
iğne,
şurup,
nabız,
öksürük,
serum,
hemşire,
doktor,
yorgunluk,
gelen giden,
arayan soran,
3 gündür aynı odanın içinde murat ,ben ve akşamları birde baba


Hala hastanedeyiz...:(

28 Kasım 2010

Hep acemiliğimizden...

3 ay 3 hafta ve 4 günlükken bronşit...
Bu kadar küçük bir bebekte berbat bir şey kesinlikle.
Ömer de ilk bronşiti 2 yaşındayken yaşamıştık.O yüzden bir bebekte bronşit ne demek açıkçası hiç bir fikrim yoktu...
Meğerse ,
Üç-dört gündür bir türlü uykuya dalamaması nefesi tıkandığı içinmiş.
Meme emerken hemen bırakması doyduğundan değil,meme emmeye mecali kalmadığındanmış.
Aniden nöbet halindeki ağlamaları hep bundanmış.
O hırıltılar hiç konduramasakta,burundan değil göğüsten geliyormuş.

Acemiliğimiz hiç böyle bir bebekte bunları yaşamadığımızdan,ama yine de suçluyoruz kendimizi.
Neden geç anladık bunu diye.
Bu kadar mı körüm gözüz diye.
Şimdi hastanedeyiz.
Kaç gün kalacağımız meçhul.
Sık sık nebülazatörle hava ve ilaç alan oğlum daha rahatladı.Antibiyotik başlandı.Bir kolunda serum,diğerinde nefes alışverişi kontrol eden cihaz rahatça uyuyor,son zamanlarda olmadığı kadar.
Bizim gönlümüz de rahat,emin ellerdeyiz çünkü.
Umarım bu bronşitten hemen çıkarız.
Nefes alışı ve herşey normale döner...
Hep deriz ya "Allah beterinden saklasın" şimdi tam o durumdayız....

25 Kasım 2010

Anlaşıldı Kartal kanadı

Babam ben çok küçükken yurt dışından oyuncak bir telefon getirmişti,bir odadan diğerine kablo çekip konuşabiliyorduk.O zaman için böyle bir oyuncak mucize gibi bir şeydi.Ne eğlenirdik,onunla oynarken ki mutluluğumuz hala dün gibi.
Tabii dört kardeşiz telefonun hacamat olması çok da zaman almadı :)
Babam her yurt dışına gittiğinde türlü türlü oyuncaklar getirirdi bize,ağlayan bebeğim hala duruyor.Ama artık ağlamıyor tabiii :)Ömer de yüzünü boyamış biraz ,tam olmuş :)

Ömer de ne zamandır babasından oyuncak telsiz istiyordu.Eşimde bugün alıcam, yarın alıcam diye bir süre erteledi,telsiz mevzunu.İşinin en yoğun zamanları...
Ömer ama unutmaz, daha eşim daha ayakkabılarını çıkarmadan "Baba telsizimi aldın mı ?" diye sordu sürekli.


Eşim nihayet telsizi aldı.
Hem de gerçek bir telsiz :) Sen her yerde oyuncak telsiz ara, bulamayınca gerçek bir telsiz al :)
Sözünü illa tutacak ya :)
Çok güldüm çoook...

Şimdi evde baba-oğul fırsat buldukça hırsız-polis oynuyorlar.
Evde bildiğimiz polis telsiz sesleri.

Ömer: Hasippaşa 3 ,hasippaşa 3 ,sağ tarafta hırsızlar var ...

Baba:Anlaşıldı kartal kanadı, hemen yakalıyorum ...


Biz zaten muratla bebek telsiziyle iletişimdeyiz.Ömerin sesinden korumak için ,onu evin en dip köşesinde uyutuyorum.Koyuyorum bebek telsizini yanına.
Ağlayınca tabii ,koşarak muratın yanına gidiyorum.
Baba -oğul hırsız polisçilik oynuyor onlar da koşuyor.
Bol telsizli, bol koşuşturmalı yaşayıp gidiyoruz :)

23 Kasım 2010

Sebep mi lazım bize



Ne yıl dönümü ,ne doğum günü,ne de başka bir özel gün...
Günde bilmem kaçıncı diş fırçalamamızda, geldi aklımıza ömerle.
Hemen tam karşimizda ki pastaneye gittik ,muratı ananeye emanet edip.
Sebep mi lazım bize dedik,bir pasta aldık peter panla.Üstüne mumunu da koyduk,bir güzel üfledik.
Obez anne pastanın yarısını yedi,diğer yarısı da anane ile ömere kaldı :)
Eeee noldu şimdi pasta şahane de ,bu fazladan 8 kilo ne olcak ,orası meçhul :)

Köğül köğül bir öksürük durumu var şimdilerde




Lokum beyin bir haftadır devam eden burun tıkanıklığı, köğül köğül öksürükleri ve ses kısıklığı nedeniyle ,bayramdan beri su seferi yaptık çeşitli bilumum çocuk doktorlarına.
İyiymiş küçük bey.
Ama siz bir de görün onu,ağlayamıyor sesi çıkmıyor çünkü.Ağlamaya benzer bir ses çıkarıyor.
Anne sütü ve ventolinle geçer dedi en son götürdüğümüz doktorumuz esra hanım ...
Buharlı bir banyoda, banyo önerdi, tıkalı olan burnuna iyi gelir dedi.

Galiba abi sahibi olmak lokum beyin hem en büyük talihi,hemde talihsizliği.
Ömerde ki en küçük enfeksiyon muratta 1 hafta sürecek bir hastalığa dönüşebiliyor...
Hafta sonu mecburi bir izmir yolculuğumuz var umarım o zamana kadar toparlanırız...

19 Kasım 2010

Anne ben kıymalı kek istemiyorum,sadece kek istiyorum

Babamız bayrama rağmen iş yoğunluğundan, bugün çalışınca bir yerlere gezmeye gidemedik, hadi dedim ,kek yapayım iki yaramazıma rağmen.
Çikolatalı kek yaptım iki arada derede,bezelye yemeği arasında.
Yemeğin akabinde anane ve dede bizi ziyarete gelince ,birazcık da süsledim,cupcakelerimi.
Ve böyle sevimli cupcakeler çıktı ortaya ...
Ama ömere yeni bir şey yedirmek çok zor,beğenmedi.
"Anne ben kıymalı kek istemiyorum,sadece kek istiyorum "dedi ve noktayı koydu.Bu bol kalorili ve lezzetli cupcakelerde dede, anane ve bana kaldı haliyle :)
O da sadece kek yedi :)

17 Kasım 2010

3,5 aylıkken tanışmak varmış kaderde...


Murat hasta ,hafif bir enfeksiyon atlatıyor belli ki.
Huysuz, keyifsiz,sürekli ağlak ,mutsuz,uykulu.
Arefe gününden beri böyleyiz,hemen o akşam acile götürdük.Doktor göğüs temiz,kulak temiz,boğaz temiz,her bir yer temiz dedi.
Eee dedik niye huysuz,ağlak...Bu mu huysuz dedi,öylesine kuzu kuzu muayene olan murata :)
Küçük bey doktor da süt dökmüş kuzu gibi.Bir de siz evde görün,tüm gün ya omzumda ya da ayağımda.
Bekleyelim,belirgin bir sorun olursa gene gelin dedi.İbufen ve fitil muhteşem ikilisini önerdi.
Şimdi çok seyrekte olsa verdiğim ibufenle sakinleşiyoruz mecbur.
Bu vasıtayla ibufenle de tanıştı lokumum.
Şimdi ayağımda ibufenle sarhoş yatıyor.
Çabuk geçer umarım,böyle üzülüyoruz.
En çok da baba,hemen kaybediyor sakinliğini,ne çok değiştirdi murat onu.
Düşüyor hemen yüzü ,doktoru görmeden ,doktor iyi demeden,toparlanmıyor.
Altı üstü hafif bir enfeksiyon belli ama bir de ona anlat...

16 Kasım 2010

Mutlu bir bayram dilesek size...


Öncelikle size tadına bayıldığımız çikolatalardan ikram edelim...
Lati lokumum ve peter panımla sizi çok öper, bayramınızı kutlarız...

13 Kasım 2010

Niyet brunchtı ama :)


Üç ebebeyn, iki erkek çocuk, bir bebek...
Yarım yamalak yenen bir kahvaltı,oyuncak kavgaları,bol gürültü,iki arada bir derede içilen bir kahve, işte küçük bir ziyaretin en kısa özeti...
Popomuz yer görmese de güzeldi...




Kreş sorunsalı



Muratın ilk doğduğu dönemde iki çocuklu bir arkadaşıma ,ömeri kreşe gönderip göndermeme konusunda kararsız kaldığımı söyledim.Arkadaşım kızının yeni kardeş geldiğinde evden gönderildiği fikrine kapılmaması için , dayanabildiği kadar dayandığını sonrasında bebeği 6 aylık olduğunda ,kızını kreşe gönderdiğini söyledi.

Doktorumuza sordum bu konuyu ,doktor murattan önce ömerin kreş tecrübesi olduğu için göndermemiz de bir sakınca olmadığını söyledi.
Ömerin ben gebeyken oyun grubu şeklinde de olsa 2 aylık bir kreş tecrübesi var,ancak ben yine de ömere sordum gitmek isteyip istemediğini,sonuçta kreşe gidecek olan ömerdi.

Ömer, kreş bitti anne ben mezun oldum,murat ve senle ben evde kalmak istiyorum, deyince bende göndermeme kararı aldım,en azından ben okula başlayıncaya kadar.Ben başlarken onu da başlatmayı düşünüyordum kreşe...

Son zamanlarda ise ömerin hırçınlıkları bir nebze düzelse de ,benimle birlikte sürekli evde vakit geçirmesi ona haksızlık gibi geliyor bana,sürekli onu eğlendirebilmek ve oyalamak için eğlenceli bir şeyler bulmak çok zor,arkadaş da arıyor zaman zaman...

Şimdi kreş kararımı yeniden gözden geçiriyorum...


11 Kasım 2010

Takip ediliyorum

Takip ediliyorum,hemde her an...
Gözü sürekli üstümde...
Her an beni seyrediyor...
Ne yaparsam yapayım...
Onun yanındayken,tv seyrederken,evi toplarken,bulaşık yıkarken ,odadan çıkarken,odaya girdiğim anda gözü hep bende...
Nasıl sevgi akıyor,gözlerinden...
Ben daha gülmeden gülmeler,agular,kucağıma geldiğinde yüzümle oynamalar,omzuma aldığımda sevinç çığlıkları yada başkasından bana gelirken herkesi şaşırtacak bir iç çekiş.
Muratla yine yeniden bir aşk yaşıyorum,ömerimide içine katarak...

Sevdiceğimin yeri ayrı tabii :)

9 Kasım 2010

Bir devrin sonu



Artık hayatımızın başköşesinde caillou yok.Bu kadar uzun bir samimiyetten içim bayılmıştı zaten.
Her dakika yumurcak tv de caillou beklemek, olmadı internetten izlemek yok artık.
Zevklerimiz şekillendi,farklılaştı.
Favorimiz, Arka bahçede bilim.Seyrederken gözünü bile kırpmıyor.
Beraber izliyoruz ,ne keyifliyim anlatamam bende bayıla bayıla izliyorum.Çok ilginç ve öğretici deneyler yapıyorlar.
Allahtan anne bunları bizde yapalım demiyor,henüz :)
Yoksa bu halimle bir de fen deneyleri ne eğlenceli olurdu dimi ?

8 Kasım 2010

Zorluk neymiş bugün gördüm desem


Yoğun iş temposundan dün akşam eve gelmeyen sevgili,beni iki tane ilgi, özen ,sevgi bekleyen ,farklı kategorilerde yer alan canavarlarla başbaşa bıraktı.
Gece emzir ,uyut ,yatır ,çişe kaldır,tekrar emzir ,alt değiştir ,gene emzir derken sabah oldu.
Meğer sevgili ne çok alırmış üstümdeki ağır yükü...

Sabah bir yandan kahvaltı hazırlayıp bir yandan muratın gönlünü eylemeye çalışırken,babam aradı.Kızkardeşimin zehirlendiğini ,evde yatak döşek yattığını ve annemin onun yanına gittiğini,bugün gelmeyeceğini söyledi.Akabinde de haftada iki gün bana temizlik vs için gelen ayferin kızının ateşlendiğini öğrendim telefonda, o da gelemiyordu bugün bana.

Kaldım mı gene iki afacanla başbaşa.Evde almış başını gidiyor tutamıyorum.

Bir de sağlık ocağına gitmem lazım,illa bugün gelin denildi,bebeğin sağlık ocağında kaydı olması gerekiyormuş.Ama bebek arabası ,sevgilinin arabasının bagajında.Mecbur giydirdim danaları ,biri kucağımda biri eteğimde çıktık yola.

Bindik taksiye, iki durak mesafede ki sağlık ocağına gittik.İşimizi halletik.Dönüşte yürüyelim dedim ama benim max boyutlarındaki murat efendi ile çok zor oldu.Kolum düştü resmen.

Eve geldik binbir zahmet,bu sefer de önce evi topla,çamaşır yıka, ömerin banyosu ,yok yemeği ,yok aktivitesi derken öğlen 3 oldu.
Aktivitesiz de olmuyor,anane ile hergün birşeyler yapıyorlar.Resim ,fon kağıdı ile kes yapıştır vs.Şimdi anane de yok iş başa düştü.
Bizde aktivite olsun diye supangle yaptık beraber bugün :)Supanglemizi yedik ömeri uyuttum.Murat bu arada ne yapıyor derseniz yavrucak,oyun parkındaki kediyle aguluyordu :)

Şimdi ayağımda uyuyan muratla yazıyorum bu postu :) Kolumda hala tutmuyor :))

5 Kasım 2010

...


Son derece berbat geçen ,bütün boktan şeylerin üstüste geldiği bir aydan sonra, nihayet birşeyler yazabilecek kadar iyi hissediyorum kendimi.
Bazı sıkıntıları hallettik bazıları ise sürünceme de kaldı.Hayırlısı olsun...

Bu aralar aklımda hep aynı sözler...

"Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?" Şems/ Aşk/ Elif Şafak

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...