31 Ocak 2009

fotocu geldi ...

Asude dur gitme,annem fotoğraf çekiyoooooo.

Anne bu at çok güzelmiş,bunu da alalım.Çok az oyuncağım var :P


Yatmadan söleeeee bir keyif yapiiiim.

Kızlar gamzeme bayılıyooooo :)

Oyuncak sepetiyle farklı bir kullanım şekli buldum.Einsteinmiyim neyim :P

28 Ocak 2009

Tiyatroya dittik :)


Geçtiğimiz pazar ailecek-eşim her ne kadar çok işim var esin ben gelmesem olmaz mı ,demesine rağmen o da geldi :)- profilodaki küçük kara balık adlı çocuk tiyatrosuna gittik.
Çok keyifli ,rengarenk ,sürekli çocukların ilgisini cezbedecek kadar çok atraksiyonlu bir oyundu.Ömer oyun boyunca gözlerini sahneden alamadı.Ben bu kadar ilgili olacağını açıkçası tahmin etmiyordum.
Oyunun konusunu ve anlatmak istediği şeyi tabiki yaşı itibariyle anlayamadı ama sürekli zıplayan ,koşan ,gülen ,konuşan rengarenk giyimli abla ve abilerin yaptikları şeye :),yani tiyatroya bayıldı.Sürekli oyun hakkında bizimle konuştu ,kendince tabii.
Eşimde bende onu bu kadar keyifli görünce çok mutlu olduk tabii.Hatta bir kaç ay sonra biraz daha büyüyünce, bir daha götürmeyi düşünüyorum.Hatta belki sonrada bir çocuk müzikaline.
Oyunu herkese şiddetle tavsiye ediyoruz ve bize bu oyunu kendi bloğu aracılığıyla tanıtan pinik kuş ayçaya teşekkür ediyoruz.
Not :Bilgisayarım olmadığından -bozuldu çünkü -biraz gecikmeli rapor veriyorum :)Bakalım ne zaman paraya kıyıp-ve kocaya kızıp-gidip bilgisayar alıcam :)

Ve oğlumun en son, en yakışıklı pozu.Bakarmısınız oğluşuma, gamzesini yerim ben bu küçük adamın :)

22 Ocak 2009

Ömer ve Efe

Aslı ile konuşurken bir baktık ki yanyana oturuyorlar :)

21 Ocak 2009

Sömestir tatili :)

Sömestir tatilinde yapılacaklar ,

-Ayşe kulinin yazdığı sondan bir önceki "veda" adlı kitabı ömere rağmen -yarım kalmıştı-bitirilmeye çalışılacak.Ve de mümkünse son kitabına başlanacak :P
Fazla hayal kuruyorum galiba :)

-Ömerle bol bol sosyalleşilecek.
İlk olarak profilodaki küçük kara balık tiyatrosuna gidicez.Hemde ücretsizmiş :)Sonrasına da bakıcaz .Zaten blogda yaptıkça yazarım :)


-Araba çalışmalarına devam.
Bu yaza kadar bu işi tam anlamıyla öğrenmem lazım.Yazın kızkardeşim evlenecek.Hem burada ,hem de iskenderunda düğün olacak.O zamana kadar öğreneyim ki uzun yolda iskenderuna giderken arabayı eşimle dönüşümlü kullanalım.


-Şu kalan son 2 kilocuk ve göbecik verilecek.
Bu iki kiloyu verdim aldım, verdim aldım .Ama bu sefer kararlıyım.Hadi bakalım.


-Kızkardeşime masa örtüsü işlenecek
Etamin işine bayılıyorum,ona da bayıla bayıla yapıcam.Tabii annemin yardımıyla,ömerle ilgilenecek biri lazım.


-Ömerime bol bol yeni yemekler denicem.
Mesela ona hiç mücver yapmadığı farkettim.Onu yapıcam.Tabii bu arada yemek bloğu olan arkadaşlarımdan da bol bol yardım alıcam.


-Bloğuma daha sık yazıcam.
Artık daha sık geliceksiniz yani :)))))Ve herkesleri ayrıntılı okuycam


-Eh tabii bol bol gezilecek :)

19 Ocak 2009

Pek bir kıymetlidir :)

Ehliyeti eşimle beraber ,yıllar önce -5 yıl önce -aldık.Aslında daha önce reşittik bu iş için-18 imiz geçeli çoooooooook olmuştu :)- ama parasızlık, öğrencilik sonrada evlenmek için uğraşmaktan-neden uğraştık derseniz koca kişisi okulu 8 senede bitirdiği için ,okulu bitirmedende annem beni veremeyeceğini söylediği için,bayağı uzun sürdü evlenme maceramız,sen evlenmek için uğraş uğraş sonrada arabayı verme :),bu tire arası mevzuudan kopacaksınız :) - fırsatımız olmadı.Neyse efendim ,hemen ehliyeti almamızın ertesinde gidip araba aldık.
Çok tecrübesiz olduğumuz için 2. el aldık.Eşim direksiyona geçti ve geçiş o geçiş.Elinden alak mümkün olmadı.
Önce bahanesi direksiyon hakimiyetimin olmayışıydı.Bende gittim saatlerce özel ders aldım.Direksiyon hocası tamamdır dedi,sen bu işi öğrendin.Ama biz tam bu esnada sıfır araba aldık.Bu sefer eşim sıfır arabaya kıyamadığından -çok kıymetlidir arabası-çarparım diye vermek istemedi.
Zaten kısa bir süre sonrada hamile kaldım,gebelik lohusalık derken araba kullanmak hayal oldu.
Bu arada eşim arabayı sağ yan tarafından beton saksılara geçirdi.Kaynım ön sağ tarafından bir motosiklete çarptı vs vs bir sürü küçük kaza daha oldu.
Allahın hikmeti ...
Bizde ömerle sürekli her yere taksi ile gidiyorduk ki , bir gün taksi durağı daha telefonda adres vermeden 08 geiyor abla dediğinde bu taksi ile her yere gitme işini abarttığımı ve artık koca kişisine rağmen bu araba kullanma işini öğrenmem geektiğini anladım ve nihayet hafta sonu ısrar kıyamet boş bir yolda çalıştık.
Gayet iyiyim ama uzun zamandır ilk defa kullandığım için arabayı döndürüken biraz panik oldum.Ama yakındır eşimden arabayı alırım.Hatta belki kendime ama sadece kendime yeni bir araba alırım :)
Ve koca kişisine vermem :)

Ömer 17 aylık

Ömer ve teyzesi...
Ömer artık 17 aylık birbuçuk yaşımıza az kaldı :)

-Ömer artık biz ona öğretmeden bizi konuşurken gözlemleyerek kendi kendine kelimeleri öğreniyor.
Tağta-tahta
yasasa-yaşasın
vapuğ
memi-gemi
Ağac.....
-Ve ne dersek anlıyor.Onu methettiğimizde yada onunla ilgili birşey konuştuğumuzda can kulağıyla bizi dinliyor ve hemen söylediğimiz yada methettiğimiz şeyi tekrar yapıyor.Bizde artık ömerin yanında onunla ilgili fzla bir şey konuşmuyoruz.
-Sandalyeye çıkıp, rahatça iniyor ama bazen sandalyenin üstünde ayağa kalktığından sandalyeleri sürekli masaların altına sokuyorum.Ama oradan da çıkarıyor:)
-Koşmaya ve babasının aldığı mıknatıslı tahtaya yazmaya bayılıyor.Sürekli kitap okuyoruz.
-Uzun zamandan beri kendi suyunu kendi içiyor,artık yavaş yavaş- döksede -kendi kendine yemesine izin veriyorum.Çatal kullanıyoruz ama kaşık için biraz daha tecrübeye ihtiyacımız var.
-Kişiliğini ve kendi belli etme çabasında sürekli herşeye hayey diyor .
Ama ardından yapıyor :)
-Ne kadar yapma oğlum desemde istediği şey olmayınca bana veya babasına ,oyuncaklarını almak isteyen bir çocuk olursa,vuruyor.
-ismini sorunca ,ömeğğ diyor.
-En çok kullandığı kelimeler dit-git,del-gel,damam,-tamam,hayey-hayır,eveğ-evet,doğduğ-doldur ,bir de tabi heeeeee :)
-Diş fırçasını macunsuz olarak kendi kullanıyor.
-Nihayet oral dönemi atlattık.Artık neredeyse hiç bir şeyi ağzına sokmuyor :)
-Hayvanların çoğunu tanıyor.
-Arabalarını yada küpleri yanyana düzenli birşekilde dizmeye bayılıyor .Ve çok garip bir sevinç çığlığı atıyor :)
-Kaka yaptıktan sonra anne kaka diyor :)
-Boyumuz ve kilomuz bu ay ölçülmedi.En son 12 kg,86 cm ydi.Dişlerimiz de 16-17 tane sanırım.
-Tartıya çıktığında kaç kilosun dediğimizde ,-on- diyor :)

15 Ocak 2009

Sabah dialogları

kuzucuk....anne,kak
anne..........noldu oğlum
kuzucuk....mamma
anne..........acıktın mı oğlum?
kuzucuk....heeeeeee
anne ve baba .......... :)

anne kalkıp mutfağa doğru yönelirken ömer babasının elini tutup , hooooop efecttiyle yataktan kaldırıp onuda mutfağa getirir :)Hem çok dilli hemde çok güçlüdür oğlum çooook :P

14 Ocak 2009

Boykot.

Güldemin yazısı beni filistin için ne yapabilirim adlı siteye götürdü.Bu yazıyı orada okudum ,paylaşmak ve herkesi bilgilendirmek amacıyla bende yayınlıyorum......

İsrailin Filistin’e başlattığı saldırı “Sizlerin desteği” sayesinde günden güne büyüyerek devam ediyor. Her gün “Sizin” sayenizde bir filistinli çocuk hayata gözlerini yumuyor!…
PEKİ BU NASIL OLUYOR?Farkında olmadan aldığınız her israil malı ile israil bütçesine bununla paralel olarak israil ordusuna bir yardım ediliyor. Bu şekilde Amerika’nında desteği ile güçlenen 7 milyon nüfuslu israil 2 Milyar Müslümana meydan okuyor.
NE YAPILABİLİR?Bu konuda bireysel olarak yapılabilecek en etkili yollardan biri de İsrail ve İsrail’e destek veren ülkelerin mallarını boykot etmek. Bunu yapmak da oldukça kolay.
BARKOD NUMARASINDAN ANLAYABİLİRSİNİZAldığınız ürünün barkod numarasındaki rakamların açıklamalarını ve hangi numaranın hangi ülkeye ait olduğunu kolayca bulabilirsiniz.


DİKKAT EDİLECEK NOKTA…
Türkiye’nin kodu 869′dır fakat bazı yabancı firmalara ait ürünlerde 869 barkod kodu ile başlayabiliyor! Burada dikkat etmek gerekiyor.Aldığınız ürünün Barkodu 729 ile başlıyor ise siz zaten elinizdeki ürünle Filistine kurşun sıkmış oluyorsunuz amma 869 ile başlayan israil ve amerika destekcisi ürünlerlede dolaylı yoldan aynı eylemi gerçekleştirmiş oluyorsunuz!Bu konuda göstereceğiniz hassasiyete güveniyoruz!
İsrailin barkod ülke kodu: 729

Sadece bu barkod numarası ile başlayana ürünleri almayarak bile çok önemli bir şey yapacağımızı düşünüyorum.

Kaynak:turktime.com ve filistinicin.neyapabilirim.net

13 Ocak 2009

Başlık bulamadım.

Çok yoğun bir döneme girdik malum haftaya karneler dağıtılacak.Notları işlenmesi gereken bir sürü sınıf ,bir sürü iş var.Son birkaç gündür de yazılı kağıtları arasında kayboldum.
Yazılılara girmemiş öğrencileri tek tek buluyor ,raporları olsada olmasada sınava alıyorum.Burada bir gariplik sezmişsinizdir sanırım,normalde onların beni bulması ve eksik sınavları için sınav günü belirlememi istemeleri lazım .Ama işler hiç de öyle işlemiyor.Hatta sınava almak için çağırdığım öğrencilerin bir kısmı gelmiyor bile.Bu öğrenciler 16-17 yaş grubu.Küçükte değiller.Küçük olsalar,çocuk diyip geçersin ama öyle değil.

Neden diyeceksiniz,çünkü umurlarında değil.Kalmışlar yada geçmişler,matematik yada edebiyat veya fizik.Hiç farketmez.

Notları kontrol ederken bakıyorum ,geçen öğrenci sayısı yüzdeye vursan % 30 ,o da belki yani.
Ben kendi öğrenciliğimden hatırlıyorum,sınava hasta olsam bile giderdim yok eğer gidemezsem çok hastaysam rapor alır,raporumu önce hocama gösterir sonrada idareye teslim ederim.Sonra hocam beni sınava alırdı.
Sınavlardan eğer zayıf alırsam çok üzülürdüm ve bunu telafi etmek için elimden geleni yapardım.
Ama zamanla herşey değişti,tabii öğrencilikte.Şİmdi umursamaz, fütursuz ,gelecek kaygısı olmayan bir nesil geliyor.Neyazıkki :(
Sorun nerde derseniz,aslında herşeyde.Sistemde ,ailelerde,tv de vs vs.
Ama en derin sorun tabii ailede,yapısında.Şu cümle bence herşeyi özetliyor.
7 ÇOK GEÇ

Umuyorum bizim çocuklarımız böyle olmayacak.

12 Ocak 2009

Herşeyi kaçırdık.


Annesinin hastalığı yüzünden oğluşum cumartesi öğlen tuna ile buluşmayı-kendisiyle anne karnından beri arkadaşlığı bulunmaktadır :)-,bir doğum günü partisini-cumartesi akşam hamzanın 1. yaş gününü kutlandı-,birde brunch kaçırdı.
Aslında hepsine gitmeyi çok istiyorduk ama hepsinde mutlaka çocuk olacağı için kimseye hastalık bulaştırmamak için gitmedik.
Bizde bugün öğleden sonra oğluşumu kaçırdığı bu kadar aktiviteyi telafi etmesede dayısının kızarkadaşı didem -namı diğer abamızın- sürpriz doğum gününe götürdük.Ömer ortamdaki tek çocuk olması nedeniyle oldukça popülerdi.
Doğum günü annemlerde kutlandığı için mekana uyum konusunda :)hiç problem olmadı.Biz pastamızı ,bilumum kilo yapıcılarımızı yerken o dayılarının dumble ları ile oynadı.Şimdiden kas yapıyor,benim süpermenim :)
Doğum günü ,hediye seçimi için carfurda gezme derken bütün gün -uyutmak için tüm ısrarlarıma rağmen -sadece 15 dakika uyuyan oğlum akşam saatlerinde uykusuzluğun verdiği huysuzlukla herşeye ağladı.
Ömeri susturmak mümkün olmadı.
Akşam saatlerinde dükkanını kapatıp gelen dedemizle-babam-oyun oynarken biraz keyfi yerine geldi.Bizde biraz rahatladık.

11 Ocak 2009

Adres değişikliği :)

Artık ömer ve ben www.omerveannesi.blogspot.com adresinde yayındayız.Sizi kocamaaaan öpüyor ve yeni adresimize bekliyoruuuuusss :)

10 Ocak 2009

Artık burada yayındayız:)


Bloğumu daha doğrusu ömerin bloğunu kurduğumda internetten dünyasının iç yüzünden ve olanlardan pek bihaberdim.Bu nedenle ismimi kullanmakta pek bir sakınca görmedim ancak zaman ilerledikçe ve bloğu olan arkadaşlarımın yaşadıklarını duydukça gördükçe aslında pek iyi bir şey yapmadığımı farkettim.Ve uzun zamandır yapmayı düşündüğüm ama beni çok uğraştıracağı için hep ertelediğim yeni bir adreste bloğumu devam ettirme kararımı uygulamaya karar verdim.
Saatlerdir,tüm dostlarımın adreslerini kaydediyorum.Kaldığım yerden devam etmek ve herkesi takip etmeye devam etmek için umarım sizde bizim yeni adresimizi kaydeder ve bizi takip etmeye devam edersiniz:)
Not:Herhangi bir sorun yaşamadım çok şükür ama bu ilerde de bir sorun olmayacak anlamına gelmiyor.O yüzden artık buradayız :)
Eski bloğumdaki tüm yazıları nasıl buraya aktaracağım konusunda bana yardımcı olacak bir varsa çok sevinicem :)

9 Ocak 2009

Hem hasta hemde anne olmak ne zormuş :(


Hastayım ama çok hastayım.Bu sabah kalktığımda her yerim kırılıyordu.Göz kapaklarıma kadar her yerim ağrıyordu.
Ömerden hastalık bana bulaştı.Tek tesellim onun bu hastalığa karşı bir kere geçirdiği için bağışıklık kazanmış olması.
Zaten ben birkaç gündür hastalığın ufak ufak sıkıntısını çekiyordum ama bugün belirtiler tavan yaptı.Bende tam bu hastalık fazla etkilemeyecek demiştim ama erken davranmışım.
Tabii benim halden anlayamacak kadar küçük olan oğlum her zamanki gibi ortalık karıştırma ve koşturmada tam performans gösterdi.Bekarken bu gibi hastalık dönemlerimde yatağımdan kalkmayan, yemeği bile ayağına bekleyen, bendenizde ömerin peşinden bir süre evin içinde fıldır fıldır gezdim.
-Genelde oğlum hasta olunca hep allahım o hasta olmasın ben olayım derdim, annem de hep kızardı.Sen hasta olunca ona kim bakıcak derdi.Şimdi ne demek istediğini anladım.
En iyisi -Allahım inşallah oğlumda ben de hasta olmayız ,demekmiş.

Baktım olmuyor ömerle ilgilenemeyeceğim koşturmaktan enerjim sıfıra indi,bende anneme geçtim.Sağolsun annecim hem bana hemde ömere baktı.Ömer kah su içtiği bardağın içemediği kısmını yere döktü-2-3 kere yaptı,haylaz adam artık elimizden su içmiyor,illa kendi içecek-,kah oyuncak sepetini ters çevirip oyuncakları döktü.Bende yattığım yerden anane torun muhabbetini izledim :)Ve akşam eşim gelip bizi alana kadar hastalığımın aynen bekarlığımdaki gibi keyfini sürdüm.
Tabii koca kişisi gelip bizi alınca :( ,tekrar vefakar ve cefakar ama hasta anne yönüme geri dönmek zorunda kaldım.
Az evvel eve geldik.Her yer ömerin sabah dağıttığı oyuncaklarla dolu ve mutfaktaki her obje yerde.Ama bu postu yazıp yatmayı planlıyorum ,umarım sabah daha iyi olurum.
.....
Ömer artık sorduğumuz bir çok soruya kendince cevap vermeye başladı.
-ömer topla oyuncaklarını oğlum.
-hayey.
-e kim toplayacak oyuncaklarını
-annane
......
Bugün yemekten sonra ellerini yıkadım.Ömeri yere koydum.Küçük beyimiz ıslak ellerini havaya kaldırp
-anne havvu
diyip ,benden havlu istedi:)
.......
Bugün montunu giydirip annemlere gitmek için tam çıkarken bizimki kafasını gösterip
-anne kapka
dedi.Şapkasını takmayı unutmuşuz beyfendinin :)
Ya ben bu 86 cmlik küççük adamı yerim :)

8 Ocak 2009

Duygularıma tercüman oldu :)

Bu yazı yahooda mail boxıma gelmiş Bayıldım.Paylaşmak istedim :)


...İşte en büyük hayalim,kendimi hep böle hayal ediyorum :)

Anne ne demek;
* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına bürünendir.
* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.
* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden kalkandır.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp saatlerce koklayandır.
* Tatil yapamamanın kitabını yazandır.
* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.
* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.
* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.
* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp,gözü kapalı geri dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.
* Bebek şef şarkısı söyleyerek,fırsat bu fırsat deyip birşeyler yedirmeye çalışmaktır.
* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak,mısırı tanelere ayırmaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa" sözleriyle çark edip,en yakın parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım "bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.
* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu poşetlerle geri dönendir.
* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.
* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninni besteleyendir.
* Çantasında sürekli Oyuncak ,ıslak mendil ve kreker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir saçına rağmen,annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için endişelenmektir.
* Anne demek iki küçük melekle,gururla, küçük dağları ben yarattım edasında yürüyebilmektir.
* Anne demek yüreyini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara sunmaktır.
* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil,ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.

Ya resmen ben ve biliyorum ki aslında hepimiz :)

Oğlum nihayet ekmek yiyor :)

Nasıl mutluyum anlatamam ,ömer çok uzun zamandır-en son ne zaman yediğini hatırlamıyorum bile, o kadar oldu yani - ekmek yemiyordu.Dolayısıyla kiloda alamıyordu.Balık, et türleri ,sebze çorbaları,meyve vs vs yiyor ama ekmeğe burun kıvırıyordu.
Taaaa kii bugüne kadar ,az evvel kahvaltıda ekmek yedi.Hemde benim tükettiğimden de fazla :)Yanındada çift yumurtalı bol peynirli ve maydonozlu omlet ve papatya çayımız :)Çok mutluyum çok :)
Yalnız ne komik bi rpost oldu :)Önceden böyle bir post yazacağımı söyleseler gülerdim :)
Ama artık oğluşum 12 kilosunun üstüne biraz kilo alır heralde :)
.....
Ömer haftasonu indirimlerden faydalanmak için ,kendimizi attığımız alışveriş merkezinde babasıyla dolaşırken yanıma geldi.Anneeeee diyip poposunu gösterdi.Ben ilk etapta anlamadım,ne oldu oğlum diye sordum.Tekrar poposunu gösterip ,anlmadığım bir kaç şey söyledi.Ne olduğunu anlamak ve ona sarılmıak için eğildiğimde kokuyu aldım.Oğluşum kaka yapmış,annesine haber veriyor :)
Çok sevindim, içimden bir ses oğluma tuvalet alışkanlığını kolay kazandıracağımı söylüyor.

6 Ocak 2009

Son günlerde.

Ömer geçtiğimiz 1 haftalık süreçte hastaydı-şimdi o düzeldi ben hastalandım :)-.
iddetli olarak öksüyordu ve nefes alırken hırlıyordu.Doktora çok korkarak ,ömerin bronşit olduğu endişesi ile gittik.Doktorumuz esra hanım ,ömeri muyane etti.Önemli bir şey olmadığını ciğerlerinin ve kulaklarının tertemiz olduğunu bunun son zamanlarda salgın olan nefes borusu iltihabı olduğunu söyledi.Sadece öksürük şurubu vermenin yeterli olduğunu söyledi.Tabii 1-2 gün verebileceğimiz ibufeni unutmayalım.
Aslında belirtilere bakıldığında gerçekten çok ürkütücü bir tablo vardı.Ama son derece pimpirikli olan doktorumuzun bile birşey yok demesi bizi çok rahatlattı.
Ömer şimdi iyice toparlandı,iştahı ve nefesi normale döndü.Sadece burun akıntımız kaldı.
Neyse asıl sadede geleyim ,anlattıkça anlattım :)Çok sevdiğim eczacı bir arkadaşımla konuşurken ,tanıdığı bir profesörün asla çocuklarına ve torunlarına antibiyotik kullandırmadığını ,rahatsızlanınca onlara papatya ,ıhlamur ve kekik karışımından oluşan bir çay içirdiğini söyledi.Zaten papatyanın antibiyotik özelliği varmış.
Ben zaten kahvaltıda ömere ıhlamur içiriyordum ,hemen gittim ertesi gün milupadan papatya çayıda aldımAslında papatya çayı bebekken bile içirebilicek bir çay ama ben gözden kaçırmışım işte :)
Ömer papatya çayını da bayağı sevdi bu arada :)
Aslında bütün tvlerde bir sürü doktor çıkıp ne varsa bitkilerde var diyor ya doğru ama tabii son derece dikkatli olmak lazım.Çünkü faydalı olacağını düşündüğün bir bitkiyi fazla kullanınca ,yarar yerine zarar oluşabilir.Sonuçta hepsinin içinde etken maddeler var .
....
Ömer oyun konusunda da büyük değişimler gösteriyor.Artık -çok şükür-kendi kendine oyun oynaya biliyor.Hatta geçende arabalarını tek sıra dizmişti.Gözlerimize inanamadık.Kendi kendine oğlum oyunlar bulup ,sessizce oynuyor :)
Hatta babası dizili arabalarda birini aldı diye kıyamet kopardı.Küçük beyin oyunuda bozulmayacak yani :)
Birlikte oynadığımız oyunlarda değişti.Kitap okuyoruz-resimli çocuk kiatpları okuyoruz.Ben resimlere göre onun anlayacağı bir şekilde hikayeler uyduruyorum-.
Lego yapıyoruz.Aldığımız ahşap arabanın üstündeki tahta şekilciklerle ototüü-otobüs,nönü-kamyon, ev ,kule yapıyoruz.
Puzzle yapıyoruz.
Ömer duvarlara resim yapıyor-karalıyor yani :)-,bende hemen peşinden siliyorum :)Hatta kendi kolunu bacağınada yazıyor.
Birlikte hamur bile yoğuruyoruz,oyun hamuru niyetine :)
Bizde yok yok yanii.

Dedemizde-kayınpederim-hastalanan torununu sevindirmek için araba almış :)Ömerde bayıldı tabii.Buda arabamıs :)

3 Ocak 2009

Ömerin başlıca mekanları :)

Naile bizi sobelemiş-teşekkür ederiz-,konu ömerin en sevdiği yerler .Naile bizi sobelediğinden bu yana bayağı zaman geçti ama ancak toparlayıp yazabildim- bayağı zor bir sobeymiş-.Buyrun :)


Bir numara tabii ki ,Anne kucağı :)Her daim sıcak ,güvenli.Hem sevgi hemde süt dolu :)Eee daha ne olsun :)
......

İki numara eşimle tam aramız.Nerede olursa olsun :)Koltukta ,yatakta heryerde.En sevdiği iki insanın tam arasından daha güzel bir yer olabilirmi?-Gerçi bu durum bazen ömerin beni babasından kıskanması nedeniyle oluyor ama olsun.Paylaşılamayan kadın olmak çok keyifli :)-
......

Üç numarada baba kucağında caddelerin gezmek geliyor.Yani mümkün olsa babasının kucağında tüm gün gezer.Tabii arada yukarıda görüldüğü üzre ,bana poz vermeyi de ihmal etmiyor.-Ömer artık fotoğraf makinasını görünce anne diyor.Artık bizi ne kadar özdeşleştirmişsse :)-
......

Dördüncü sırada direksiyon var.Oğlum direksiyona aşık ,tuttu mu yapışıp kalıyor.Bazen ömeri direksiyondan ayırmak o kadar zor oluyor ki ,kendi koltuğuna bağlayıp yola çıktıktan 5-10 dakka sonra ancak susturabiliyorum .
......


Beşinci sırada-aslında ilk sıraya mı koysaydım bilmiyorum :)-abamız var.Anne sütünü bile unutturan yasemin yada didem ablalarımız ve onların kucakları :)
......

Altıncı sırada parklar.Kaydırak, salıncak ,çocuk cıvıltıları ,kuşlar ,güneş inanılmaz güzel bir karışım .Ömerde her çocuk gibi bayılıyor parka :)
......

Yedinci sırada migros ve tansaşın alışveriş arabaları.Ömer bu alışveriş arabalarına bindi mi,artık indirebilene aşkolsun.Gördüğünüz gibi kamyon şoförü gibi havaya da girmiş,sol eline bakarmısınız :)
.......

Sekizinci sırada alışveriş merkezi var.Yere koyduğumuz anda bizden koşarak uzaklaşıyor .Bizde peşinden tabii.Gerçi ben genelde mağazaları gezmeyi tercih ediyorum :) ama babamız sağolsun peşinden fellik fellik geziyor :)

.....

Dokuzuncu sırada cam önü var.Önceleri sadece oturarak-fotoda görüldüğü gibi-arabaları izleyen ömer zamanla evrim geçirdi bu şekilde oturmak artık onu cezbetmiyor ,cama tırmanıp araba izleme işini tehlikeli bir şekilde yapmayı tercih ediyor.
........

Onuncu sırada foto da görülen köşe -annemlerde de bir köşesi var-geliyor.Sanırım ona sıcak ve güvenli geldiğinden oyuncaklarını alıp bazen orada oynuyor.Hatta bazen kaka yapmak için bile orayı kullanıyor :)
İŞte böleeeeeeee.
Hemencecik bende aslının efesini,betülün kaanını,ayçanın tonguçunu ,güldemin poyrazını ve pamuşu sobeliyorum .

1 Ocak 2009

Çorap!


Malum mevsim kış ve havalar felaket soğuk.Tabii bundan en çok etkilenenler küçük çocuklar.

Soğuk hava artı havada asılı virüsler derken çok kolayda hasta oluyoruz.

Sıkı giyinmek ve çocuklarımızı da sıkı giydirmek lazım.

Ömere bu soğuk havalardan etkilenmesin diye pantolonun içine kulotlu çorap giydiriyordum ama doktorumuz erkek çocuklar için bunun uygun olmadığını -malum yerin fazla sıcak olmaması lazımmış :)-söyledi.

Bir önceki doktorumuzda-o doktorumuzdan da çok memnnunduk ama bize uzak bir hastaneye trasfer oldu- geçen sene bizi bu konuda uyarmıştı.Şimdi esra hanımda uyarınca artık giydirmiyorum .Onun yerine dize kadar çorap ve kalın kadife pantolon giydiriyorum.Bu şekilde soğuktan korumaya çalışıyorum.

Ama arkadaşlarımın çocuklarına bakıyorum,herkes giydiriyor .Kafam bu konuda çok karışık.Doktorun söylediği çok mantıklı ama hava da çok soğuk......

Not:Ömeri dün doktora götürdük soluk borusu iltihabı olmuş.Takır takır öksürüyor ve nefes alırken hırlıyor.

Çorapla bir alakası yok tabii .Ama dikkat edin doktorumuz esra hanımın söylediğine göre bu aralar salgınmış.Bunu da araya sıkıştırmış olimmm.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...